0

 

     Bir ay kadar önce 7-8 Ekim olaylarının baş provokatörü Selahattin Demirtaş “Devlet PYD’ye ağır silah göndermeli.” Dediğinde çoğu kişi gibi biz de bu isteği çok komik görmüştük. “Koca Türkiye Cumhuriyeti, on binlerce vatandaşımızı katleden Pkk’ye hiç kendi eliyle silah verir mi, terör örgütüne destek olur mu?” diye düşündük; ama an itibariyle gelinen noktada Demirtaş’ın az şey bile istediğine şahit oluyoruz. Yüzlerce tırlık insani(!) yardım yapılıyor. Bölgedeki devlet hastaneleri Pkk sempatizanı gönüllü doktorlar aracılığıyla terör örgütünün hizmetine sunuluyor. Devlet peşmergeye silah gönderiyor. Peşmerge o silahları Pkk/Pyd’ye veriyor. Suriye sınırı yolgeçen hanına dönüyor. Gerçi halimize şükretmek lazım ya kimi Pkk’li sözde gazetecilerin dediği gibi Pkk/Pyd’nin neden savaş uçağı yok, savaş uçağımız olsaydı hemen Işid’i bitirirdik deyip devletten savaş uçağı isteseydi o zaman halimiz nice olurdu?

      Adına çözüm süreci dedikleri ama gelinen nokta itibariyle hakka ve halka ihanet sürecine dönüşen ne olduğu belirsiz karanlık bir süreçle bölgeyi Hakk ve halk düşmanı Pkk terör örgütünün olmayan insafına terk edenler halka nasıl ihanet ettiklerinin, halkı nasıl bir felakete sürüklediklerinin farkında mıdırlar acaba? Hakk için hizmet etmeye geldiklerini iddia edenler açıkça Hakk’a hakaret edenlerle, Hakk yolunda canını dişine takan yiğitleri katledenlerle müzakere masasına otururken acaba hiç vicdanları sızlamıyor mu? Seçim dönemlerinde batıdaki milliyetçilerin oyunu almak adına tuhaf söylemlerde bulunanlar gelinen süreçte kendi elleriyle terör örgütünü nasıl beslediklerinin farkında mıdırlar acaba?

     Birileri Kurban bayramı haftasında ülkeyi savaş alanına çevirirken, onlarca mazlum kardeşimizi vahşice katlederken, yılların emeğiyle oluşturulan işyerleri yakılıp yıkılıp talan edilirken bu çetelerin efendileriyle pazarlık masasına oturanların hiç yüzleri kızarmıyor mu? Katledenler, yakanlar, yıkanlar birilerinin yanında değerli oluyorsa ya başka birileri de aynı yöntemi denerse kanın, gözyaşının eksik olmadığı bu mazlum toprakların kardeş kanından geçilmeyeceğini düşünmüyorlar mı? Seçim döneminde “O zamanki şu kişiler yerinde ben olsaydım idam ederdim.” dedikleri zat için özel sekretarya kurmayı düşünen, konforundan hiçbir şey esirgemeyenler sözlerinde acaba ne kadar samimiler? Meydanlarda terör örgütü elebaşına ağzına geleni söyeyen zat ile on binlerce kişiyi infaz ettiğini ballandıra ballandıra anlatan bu ulu(!) önderi yücelten, tek özelliği kameraları görünce hüngür hüngür ağlamak olan zat acaba farklı partilere mi mensuplar.

     Halkın aklıyla dalga geçercesine “Tüm halk sokaklara çıksın, her yeri Kobanî’ye çevirin, gün bugündür dedik ;ama kimseye şiddet çağrısı yapmadık diyen baş provokatör acaba sokakları nasıl Kobanî’ye çevireceğini düşünüyordu. Kobanî’yi Paris’le mi karıştırdı. Hiçbir üyemiz okul yakmadı, yakma, yıkma eylemlerinde bulunmadı diyen şahsiyet dostlar alışverişte görsün muhabbetiyle üç beş barbar yakalandığında neden hemen destek eylemlerine girişildiğini açıklayabilir mi? Sizinle hiçbir ilgileri bulunmayan bu vahşi barbarlar canını, namusunu koruyan halk tarafından hak ettikleri cezayı alsalar o garip mıymıntı sesiyle bizi bir daha rahatsız etmeyeceğini, onları savunmayacağını belirtebilir mi?

 

    Sahi tüm bu yaşananları, devletle-Pkk’nin bu büyük aşkını bir ay öncesine kadar bile kim hayal edebilirdi? Hayale bile sığmayan ihanetler bir bir gerçeğe dönüşüyor. Evet seçim sürecinde birilerinin sıkça dillendirdiği gibi gerçekten de “Hayaldi gerçek oldu.”

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *