0

                                       

            Kureyşli müşrikler, Müslüman olan herkesi işkencelere tabi tutuyorlardı. Bundan haberdar olduğu halde Müslüman olan Habbab, efendisi Ümmü Anmar tarafından ağır işkencelerden geçirildi. Demircilik mesleğini icra ettiği dükkânı şimdi de işkence mekânı olmuştu. Hidayet şerbetinden kana kana içen Habbab, İslam davasından vazgeçermiydi? Ümmü Anmar çıldıracak gibiydi. Garip Habbab’ı bağlattı, ateşte kızdırttığı demirle başını dağlattı. Gönlü iman nuruyla aydınlanan ve Allah aşkıyla tutuşan Habbab’ı ikna edip o eşsiz dostundan ve nadide dostlarından ayırmak kimin haddineydi?

                İşkenceler dayanılır gibi değildi. Bir gün Efendimiz Aleyhisselatu wesselamın huzuruna girdi ve olanlardan şikâyetçi oldu. Aleyhisselatu wesselam ; “- Ya Rab, Habbab’a yardım et!” diye dua etti. Sadra şifa bu duadan sonra Ümmü Anmar şiddetli bir baş ağrısına müptela oldu. Ağrının şiddetiyle inler dururdu. Ona başını ateş ile dağlaması tavsiyesinde bulundular. Bu defa Habbab onun başını bir müddet dağladı. Adli ilahi tekrar tahakkuk etmişti.

            İşkenceler devam ediyordu. Bir gün müşrikler,  Habbab’ı tuttular. Gözleri önünde kocaman bir ateş yaktılar. Onu sırt üstü ateşin üzerine yatırıp ayaklarıyla göğsüne bastılar. Ateş sönüp, yer soğuyuncaya dek bu vaziyet devam etti. Artık sırtında, ateşte yakılma işkencelerinin derin izleri kalmıştı.

                Gözümüzün nuru, gönlümüzün ebedi sultanı güzel efendimiz aleyhisselatu wesselam, bir gün Kâbe’ye sırtını dayamış öylece tefekkür âlemine dalmış, oturuyordu. Vefalı dostlarına yapılan işkenceler O’nu derinden üzüyordu. O’nu yalnız gören Habbab çekine çekine yanına yaklaştı; “- Ya Resulullah” dedi “- çektiğimiz şu işkencelerden kurtulmamız için Allah’a dua etmez misin?” güzel efendimiz şu ibret ve müjde dolu cevabı verdi; “- sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler vardı ki demir tarakla bütün derileri, etleri soyulup kazınırdı da bu işkence yine onu dininden döndüremezdi. Testereyle tepesinden ikiye bölünürdü de, yine bu işkenceler onu dininden geri çeviremezdi. Allah elbette bu işi (islamiyeti) tamamlayacaktır ve bütün dinlerden üstün kılacaktır. Öyle ki hayvanına binip San’a’ dan Hadramut’a kadar tek başına giden bir kimse, Allah’tan başkasından korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka hiçbir endişe duymayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz.”

                                                                       ***  

                Aradan takriben bin beş yüz sene geçti. Çağın Ümmü Anmar’ ları, çağın As bin Vail’leri, çağın Ümeyye bin Halef’ leri Allah resul’ünün dostlarına tüm güçleriyle saldırmaya, çeşitli şekillerde işkenceler yapmaya ve eziyetlere devam etmekteler. Çağın Habbab ve Bilal’leri binalardan atılmakta, ateşlerde yakılmakta, evleri kuşatma altına alınıp yakılmakta, yollarında hendekler kazılmakta ve en acımasız iftiralara maruz kalmaktadırlar. Çağın Mekke’lerinde analar ağlamakta, Yasir ve Sümeyye’ler şehit edilmekteler.

                Çağın Habbap’ ları muzdarip, Bilaller yaralı, Ammar’lar zulümlerden bizar olsa da, efendimizin müjdesi tüm çağlar içindir. “Acele etmeyin.”  Diyor Aleyhisselatu wesselam. Sünnetullahı hatırlatıyor bize gözümüzün ve gönlümüzün nuru. Eziyet, ,işkence, saldırı, boykot, hicret ve şehadetler olacak yani. İftiralar olacak, çamur atılacak islamın azizlerine. Yusuflar olacak bir de. Yirmi seneleri devirecekler çağdaş Zavira’larda. Devran dönecek bir gün. Ve islamın güneşi tüm ihtişamıyla doğacak. Nurlandıracak yeryüzünü. Kahrolacak hendek sahipleri. Kürdistan yine Ömer ve Selahaddin’lere şahit olacak. Fethedilecek yeniden Kudüs, azade olacak Mescidi Aksa. Ve nihayetinde sönecek Mecusilerin ateşi, nur ateşe galip gelecek bir gün…

 

                “Yemin olsun burçlar sahibi göğe, va’d edilen güne, şahit olana ve şahit olunana (ki müminlere işkence yapan) o Ashabı uhdut, çırayla tutuşturulmuş o (çok şiddetli) ateş (hendeklerinin sahipleri) kahrolsun! O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrafında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar müminlere yapmakta olduklarını seyrediyorlardı. Ve onlardan sadece Aziz, Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar. O (Allah) ki göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Ve Allah, her şeye hakkıyla şahittir.” ( Buruc suresi 1-9. Ayetlerin meali)

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *