Bir proje olduğu hususunda
kuvvetli iddia ve görüşler var. Süreç ve pratik bu görüşü oldukça güçlü
kılıyor. Önce CHP’nin başına sonra da devletin başına getirmek istiyorlar. Tabi
bir atanmış olan İmamoğlu’ndan bir “kahraman” çıkarmadan olmazdı. Bunun için de
her senaryo mubah.
2008’de CHP’ye kaydettiler sonra İBB başkan adayı yaptılar. Seçilince aranan
kan bulunmuş oldu. Sonra biraz da Erdoğan’dan rol çalarak “Kasımpaşalı” edası
ve jargonuyla konuşturmaya çalıştılar. Zira halkımız, sistemin on yıllarca
baskıladığı duygu ve düşüncelerine en üst perdeden tercüman olunmasını sever
ama kötü bir taklit olan İmamoğlu’nun “külhanbeyliği”ni sevmedi. Tadında ve
kıvamında sertlik her babayiğidin harcı değildir.
“Umreye de giderim diskoya
da” aklı bir akıl tutulması olsa gerek. Bu “Halk Partisi” halkı bir türlü
tanıyamadı. İçkili balolarda eşiyle dans etmeyi pazarlayacağı dar kesim zaten
kendi cenahı. Hem Atatürk’ün hem de Erdoğan’ın kötü bir taklitçisi Ekrem Bey
“Ne camiye yaranır ne de Kiliseye.”
Bir kere yaşanmışlıklarla mayalanmış sağlam bir kimliğiniz olacak. “Saman
alevi” zamanları olmuş elbet ancak tarihin çöplüğü ikiyüzlü siyasetçilerle
kokuyor. Bir tek kahraman o çöplükte yatmamaktadır, dayatılanlar hariç. Hakeza
kahramanlar kabristanında bir tek “çöp” yoktur.
“Her gün Cuma namazına giden” solcu lider tiplemesinden halkımıza gına geldi ve
bu yapaylık asla bir zenginlik değildir. Dindar bir lider camiden sonra bara
gider mi hiç? Dindarlar ne laik görünürler ne de laiklerin yaşamına dokunurlar.
Laikler ise dindar pozlar verip arkasından dini yaşantıyı zehir ediyorlar. O
yüzden %25’e mahkumdurlar.
İmamoğlu aynı forma ile iki mahallede de top oynamak istiyor. Ona öyle salık
veriyorlar. Son olarak ta “parti başkanlığı tiyatrosu” oynanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun ağır topları güya İmamoğlu ile zoom üzerinden gizli
toplanıyorlar, üstelik toplantıyı sızdırıyorlar. Ama yer yerinden oynamıyor.
Göstermelik birkaç tepki o kadar… CHP lideri eski istihbaratçı Ümit Özdağ ile
yaptığı ve sadece kendi bildiği namusuna emanet anlaşmaları ifşa ederek Millet
İttifakı’nı darma duman ediyor. Yetmezmiş gibi “ben yoruldum” diyor. Bunun
intihar olduğunu siyaseten biteceğini bir çocuk bile bilir.
Ve bu danışıklı dövüşte İmamoğlu vuruşa vuruşa gelmiş olacak. Küçük itirazlar,
anlamsız savunmalar… Düne kadar Kılıçdaroğlu için kılıç “sallayan” bu projenin
bütün ortakları bugün o kılıcı Kılıçdaroğlu’na “sallıyor.” Başoyuncu
Kılıçdaroğlu da koltuktan düşmek için her numarayı yapıyor. Koltuğun bir
ayağını kırıyor, vidasını gevşetiyor, yayını çıkarıyor öte taraftan sımsıkı
sarılıyor(muş) gibi yapıyor.
Ve İmamoğlu cepheyi terk etmiyor güya. Yani “vuruşa vuruşa gelen(!), bedel
ödeyen(!) yılların liderini deviren(!)” namlı(!) bir lider yaratmak istiyorlar.
Başarırlar mı; sanmıyorum. Ama senaryo bu. Biri çıkar da “kral çıplak” der de
bütün oyunu bozar mı? Bilmiyorum.