Elbette! Elbette! Elbette Allah nurunu tamamlayacaktır. Ama ey Allah'ım aklım da kalbim de nutkum da ruhum da dumura uğramış durumda. Korkuyorum, çok korkuyorum.
En acı tarihimiz Kerbela’dır. Yaşandı, bir avuç yaşayan ve yaşatanlar yaşadı, geçti. Ancak anlatılarıyla bu Ümmet galeyana geldi ve 1500 yıldır ağıtını yakıyoruz. Filistin'de her gün ama her gün en az on Kerbela yaşanıyor. Bütün Müslümanlar, bütün dünya, evet 8 milyar insan canlı izliyor. Biz Hüseyin'in kesik başını, hiç görmediğimiz halde ve o gün Ümmet hiç görmediği halde 1500 yıllık öfke ve ağıt biriktirdik. Elbette haklı bir öfke, haklı bir yas idi bizimkisi. Ancak her gün onlarca çocuğun, kadının genç kızların kesik başını taşıyan babaları izliyoruz. Etlerin her bir parçasını bir yerden toplayıp torbaya koyan anneleri...
Hz. Hüseyin'in susuzluğuna sebep Kerbela’yı 1.500 yıldır kara toprak ilan ettik. Gazze iki yıldır aç, susuz, evsiz, sırtlarında evleri, sırtlanlardan kaçan ceylanlar gibi oradan buraya kaçışıyorlar. Kerbela katliamı 8 saat sürdü Gazze 18.000 saattir aralıksız devam ediyor. Eğer Kerbela'yı Ümmet canlı izlemiş olsaydı acaba zillet içerisinde sessiz kalır mıydı?
Hüseyin'e Müslüman olduğunu iddia eden ve hilafeti talep eden Yezid saldırdı. Filistin'e Allah'ın apaçık lanetlediği siyonist Yahudiler saldırıyor. Sadece Filistin'e değil Lübnan'a, Suriye'ye, Irak'a, Yemen'e, İran'a saldırıyor. Kendisine biat etmeyen liderlerin tamamına savaş açıyor. Belki Yezid'le savaşmamanın veya biat etmenin küçücük de olsa bir mazereti bulunur. Zira sözde Müslüman olarak Hz. Hüseyin'den daha iyi idare edeceği iddiasında bulunuyordu. Ya siyonistlere biatın izahı nasıl yapılacak ya da onlarla işbirliği içinde olmanın...
Korkuyorum Allah'ım! Sağımız, solumuz siyonist seviciliğinin istilasına uğramış. Alenen siyonistlerden yana olandan tutun amelen siyonisten yana olana değin. Sözü bizden ameli onlardan olan... Sözü de ameli de bizden fikri onlara yarayan... Hangi çeşit istersen var. Tam bir Yahudi taktiği...
Korkuyorum Allah'ım! Saltanatları uğruna akrabalarımızı, dostlarımızı terk ettiklerimizden tutun, omuz omuza siper durduklarımıza değin... Ben korkup bağırdıkça onların boyası dökülüveriyor. Sonra döküntülerine kılıflar bularak avunuyorum. Ama dökülecek boya kalmadı gayrı. Dikeceğim kılıf da... Yüz, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Kendi elimizle besleyip büyüttüklerimiz... Ellerimiz kuruyasıca... Tebbet yedi!
Söyleyin dostlar ben korkmayayım da kim korksun? Ellerimiz her iki cihanda da bize zillet yaşatacak gibi. Tarih elbette ismimden bahsetmeyecek, isimlerinizi anmayacak. Tarih bizi belki topluca, tarihin en zalim ümmeti olarak anacaktır. Ama tarih Kral Selman'ı, Kral Hüseyin'i, Başkan Erdoğan'ı, Başkan Sisi'yi, Emir Temin bin Hamadı, Başkan Pezeşkiyan'ı, Kral Muhammed Bin Zayid'i, Başbakan Muhammed Şiya es Sudan'ı, Lider Hasan Nasrallah'ı, Lider İsmail Heniye'yi, Lider Yahya Sinvar'ı, Lider Abdülmelik el-Husi’yi, Başkan Ahmet Şara'yı ve diğerlerini elbette isimleri ile yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla anacaktır. Tarih affetmeyecektir ve elbette herkesin payına kendi eliyle yaptıkları düşecektir. Tarih bizi de kralına, başkanına, emirine, liderine her halükârda itaat eden korkak, pısırık ve zalim bir ümmet olarak anacaktır.