7 Ekim’de Aksa
Tufanı Operasyonu ile direniş güçleri işgalci siyonist rejimin bütün karizması
ve paradigmasını öyle bir şekilde yerle bir etti ki; o günden beri işgalci
yönetim çıldırmış bir şekilde saldırıyor. Ne okul ne BM binaları ne cami ne
kilise ne de hastane dinliyor. Yasaklı fosfor bombalarını ilk günden beri dünyanın
gözünün içine soka soka kullanıyor. İşlemediği savaş suçu, etnik temizlik ve
soykırım girişimi kalmadı. İşgalciler ilk gün nasıl bir travma geçirdilerse
bunu üzerlerinden atamıyorlar. Sivillere ağır bombardıman uygulayarak, direniş
güçlerinin katliamlar karşısında geri adım atarak ellerindeki rehineleri
bırakmaya zorlamak istiyorlar. Direniş güçleri de ellerindeki rehinelere
karşılık işgal zindanlarındaki bütün esirlerin serbest bırakılmasını şart
koşuyor. Bu konuda arabuluculuk yapan ülkeler de var. Bu konu savaşın seyrini
değiştirecektir.
İlk günden beri
korkak siyonistler mücahidlerle direk savaşma yerine savaş uçakları, karadan
obüs ve tanklarla ve denizden gemilerden uzaktan saldırmayı tercih ediyorlar.
Neredeyse Gazze Şeridi’ni yerle bir edecekler lakin Allah’ın yardımıyla
mücahidler karşısında hiçbir somut başarı elde edemediler.
Filistin
konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın israil’e yönelik “devlet değil örgütsün” ve
“HAMAS terör örgütü değil” çıkışı sonrası somut adım beklentisi oluştu. Hafta
sonu İstanbul’da yapılan “Büyük Filistin Mitingi”nde önemli adımlar atılacağı
en azından Kürecik ve İncirlik üslerinin kapatılacağı beklentisi suya düştü.
Erdoğan, sadece “israil’in savaş suçlusu” ilan edileceğini söyledi. Tabi ki bu
durum büyük beklenti içinde olanları hayal kırıklığına uğrattı. İşin hakikatine
baktığımızda Türkiye dahil hiçbir İslam ülkesi israil, ABD ve destekçilerine
karşı tek başına bir şey yapamaz. Türkiye, İran, Mısır, Pakistan ve Suudi gibi
ülkelerin bir araya gelerek bir güç oluşturmaları elzemdir. Bu ülkeler İİT’yi
de harekete geçirebilir ve sorunu çözecek bir ordu teşkil edebilirler. Aksi
halde hiçbir ülke tek başına başarı elde edemez.
Bunun ve
israil’in karşısında güç olmazsa durmayacağının bilincinde olan Dışişleri
Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan mekik diplomasiSİ ile
özellikle Filistin’e komşu ülkeleri bu konuda uyarmaya ve birlik halinde bu
katliama dur demeye çağırıyorlar.
Siyonist
Yahudiler inandıkları sapkın “Arz-ı mev’ud” düşüncelerinin gereğini adım adım
uyguluyorlar. Eğer siyonistlere bugün dur denilmezse yarın Ürdün, Mısır, Suudi,
Suriye, Irak, Kuveyt, İran ve Türkiye dahil bu işgali genişletecekler. Bunun
önüne geçmek için Gazze “Okçular Tepesi” hükmündedir. Eğer o tepeyi kaybedersek
bütün ümmet coğrafyası kaybedecek. “Büyük israil” projesi ve hayali ile İslam
ülkelerini tek tek indiriyorlar. Darbeler, terör, iç karışıklıklar, iç
savaşlarla istikrarsızlaştırıp israil’in önünü açıyorlar. Bütün bu kargaşanın
sebebi ve senaristinin israil ve onun destekçileri olduğu fark edilmezse yarın
çok geç olabilir. Yıllardır ülkemiz dahil bütün bu olayların sebebi
siyonistlerin sapkın inanışlarını gerçekleştirme hayalidir. 1990’lı yıllarda
bölge Müslümanlarının şimdi kime karşı nasıl bir mücadele ve fedakârlık içinde
olduklarını anladınız mı? Eğer Müslüman ülkeler bugün bir araya gelmez ise
hepsi tek tek yıkılacak. Kimse bana bir şey olmaz, ben güçlüyüm demesin.
Böyle
düşünenlere Kürtçe bir sözü hatırlatalım: “Heke em nebin yek, em ê herin
yek bi yek” (Eğer biz bir olmazsak bir bir gideceğiz.)
İslam ülkeleri
ve dünya halkları sürekli bir teyakkuz halinde ve Gazze’ye müdahale edilmesini
isterken, liderlerde ise bu cesaret maalesef yok. Lider ve yöneticilere;
İspanya fatihi Tarık bin Ziyad’ın askerlerini motive etmek için “gemileri
yakma” meselesi ile Endülüs’ün son toprağını İspanyollara savaşmadan
teslim eden ve şehirden çıkarken ağlayan Ebu Abdullah’a annesinin, “Ağla
oğlum ağla... Erkekler gibi savaşmadın şimdi otur kadınlar gibi
ağla!” demesi örneklerini hatırlatalım. Şimdi tarihin sizi nasıl
yazacağına karar verin. Hangisi olmak istersiniz? Korkaklar tarih yazamaz.
Tarihte hangisi gibi anılmak istersiniz?
“Size ne oluyor
ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zalim olan memleketten
çıkar, tarafından bize bir sahip ve katından bir kurtarıcı gönder" diye
yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması
uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? -Nisa Suresi: 75-
Selam ve dua ile…