Kuşkusuz fıtri olarak her insan büyük
değerlere sahip olmak ve yüksek mertebelere çıkmak ister. Ancak bunlara erişmek
için büyük bir çaba ve gayret gerekir. Özellikle ilim gibi büyük değerlerin
yolu, çile, cefa ve meşakkatlerle döşelidir. Bu zorluğu görüp arkasındaki saklı
yüce değeri göremeyen gençler, çoğunlukla yarı yolda dökülüyorlar.
İşte bu zorlu ve çileli yola çıkanların
yolda kalmasının en önemli sebeplerinden biri de bilinçli bir yöntem
belirlemeden ve doğruya yönlendiren birisinin kılavuzluğu olmadan yola
çıkmalarıdır. Kontrolsüz ve hazırlıksız şekilde yola çıkmanın kötü sonuçlar
getirmesi muhakkaktır. Bu sonuçların en kötüsü öğrencinin ilmini tamamlamadan
yarı yolda bırakmasıdır.
İlmini yarım bırakmanın en büyük sebebi,
ilmin karmaşasıdır. İlim talibinin neye nerden başlayacağını yani öncelik ve
sonralık tertibini karıştırmasıdır. İşte bu karmaşanın nasıl ortaya çıktığını,
sebeplerinin neler olduğunu ve çözüm yollarını dikkatlice incelediğimiz zaman
şu sonuçlara varıyoruz:
Matbaanın gelişmesiyle birlikte ilme
ulaşmak, yeni bilgilerden hızlı bir şekilde haberdar olmak daha kolaylaştı.
İnternete ulaşmak ise devrim niteliğinde bir etki yarattı. Artık bir tıklama
ile dünyanın kütüphanelerine ulaşabilirken kitaplara fazla ihtiyaç
duyulmamaktadır. Bu durum ciddi bir araştırmaya engel olduğu gibi, tembelliğe
de neden olmaktadır.
Kitaplar da sırf dekor olsun diye satın
alınır oldu. Okumak niyetiyle kitap alan öğrenciler de ne yazık ki, ya kitabın
kapağının renginden ya da kitap yazarının internette dolaşan kayıtlarından ve
reklamından etkilenerek alıyorlar.
İşte bu tarz seçim ile alınan kitaplar,
üç beş sayfa okunduktan sonra, tam istifade edilmeden kenara kaldırılıyor ve
yeni bir kitaba geçiliyor yahut yeni bir ders serisi gören ilim talebesi hemen
ona başlıyor. Böylece yeterli bir altyapısı olmadığından hiçbir şey anlamadan
izlediği dersler sadece zamanını ondan çalıyor. İşte böyle bir çalışmanın
meyvesi, karmaşa olarak karşımıza çıkıyor.
Şu halde henüz yolun başında iken sağlam
bir altyapıyı oluşturmak gerekir. Sağlam bir altyapıdan kastımız herhangi bir
ilim dalının başlangıç konularını iyice öğrenmektir. Bu başlangıç konuları tam
öğrenilmeden daha derin konulara girmeye çalışmak, ileride karşımıza ilmi bir
kargaşa olarak çıkabilir ve bizi çıkmaza sokabilir.
İyi bir altyapı oluşturmadan ilerlemek,
üzerine eklenen yeni bilgilerin tam anlaşılmamasına neden olabilir. Hatta belki
beş, belki on yıl sonra büyük hayal kırıklığına uğramaya sebep olabilir. Zira
verilen bunca emeğin sonucunu görememek insanı derinden etkiler. İyi bir
altyapı oluşturulmadan öğrenilen bir ilim veya birikim, en ufak bir sallantıda
yıkılabilir.
Şu halde, Her şeyden önce, henüz yolun
başında iken hedefi iyi belirlemek gerekir. Hedef belirlemek yöntem
belirlemekten önce gelir. Zira hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım
edemez. İnsanın kendini tefekkür etmesi, niçin yaşadığını ve nasıl biri olarak
ölmek istediğini düşünmesi, onu bir hedef koymaya teşvik eder. İşte bu, insanın
hayatı için genel bir hedef olacaktır.
Bir öğrenci ilim öğrenmeye başlamadan
önce, "Bu ilimle ne hedefliyorum?" sorusunu kendine sorması gerekir.
Çünkü hedeflenen şey belki de bu yoldan elde edilemeyecek bir şeydir veya elde
etmenin kişiye faydadan çok zararı olacaktır. Mesela, nefsi tezkiye yapılmadan
ilim öğrenmek kişilik bozukluğunu getirebilir. Bu kişilerde bir süre sonra
insanlardan bir teveccüh bekleme ahlakı oluşur; bu da onu gittikçe kibirli bir
insan haline getirir.
Kişi, kendisini yükselten şeyin ilim
olduğunun farkındadır, fakat hedefin yanlış seçilmesi bu ilmin Allah tarafından
verildiğini unutturur. Bu da cennete giden yolu kolaylaştırmanın aksine,
cehenneme giden yolu kolaylaştırmasına sebep olur. Hedefi doğru belirlemek, hem
düzgün bir yolda kararlılıkla gitmeye hem de o yoldan istifade edip hayırlar
elde etmeye sebep olur. Vesselam.