17 Temmuz 2023 günü Hazine ve
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in imzasıyla kamu kurumlarına “Tasarruf Tedbirleri”
genelgesi gönderildi. Genelgede, deprem kaynaklı maliyetler haricinde tüm
harcamaların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi. Tasarruf
takibinin tavizsiz sağlanacağı uyarısı yapılırken, tedbirlerin ivedilikle
uygulanabilmesi için gerekli adımların atılması gerektiği bildirildi.
Uzun süredir konuşulan ve
gündem olan “kamuda israf” konusuna el atılacağını düşünerek bunun olumlu bir
adım olmasını bekledik. Ne var ki, daha önceleri yapıldığı gibi bu tasarruf
tedbirleri konusu göstermelik bazı konularda; bir nevi makyaj ve sorun çözmek
yerine pansuman tedbirlerden ibaret olduğu ortaya çıktı.
Bir defa bu tasarrufu halkın
değil, devletin yapması lazım. Zaten bu ekonomik zorluk sürecinde geçim
sıkıntısı çeken ve alım gücü iyice düşen dar gelirli çoğunluğun tasarruf
yapacak veya giderlerinde kısıtlamaya gidecek hali mi kaldı? Halk olarak
dişimizi sıka sıka ağzımızda diş kalmadı. Bütün bu yalın gerçekler ortadayken
devleti yöneten merkezi ve yerel yöneticiler keyiflerinden, lüks ve
şatafatlarından taviz vermiyorlar. Faydasız hatta topluma zarar veren
harcamalar artarak devam ediyor. Ekmek almakta bile zorlanacak hale gelen
emekli, asgari ücretli ve dar gelirli çoğunluğun derdine derman olmak yerine,
kaynakları toplumu yozlaştıran ve nesillerimizi inancımız, tarihimiz ve
örfümüzden uzaklaştıran ifsad projelerine aktarmak nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Yerelden merkezi hükümete
kadar iktidar ve muhalefet aynı kafada israf ve gösterişe devam ediyor. Halkın
sorunlarını çözmek yerine bütçeyi konserlere veya PR çalışmalarına harcayarak
kendi reklamlarını yapmaları yanında ziyaret, açılış, gezi vb. birçok
faaliyette onlarca araçtan oluşan konvoyla giderek ne yapmak istiyorlar?
Halkın dar gelirli
kesimlerinin refah düzeyini artırmaya gelince “bütçe imkanları bu kadar,
fazlasını yapamayız” diyeceksiniz. Memleketin ihtiyacı olan birçok projeyi
yapmaya gelince aynı cevabı vereceksiniz. Sonra da bu miktarın kat kat üstünde
bütçeyi “yaz şenlikleri, yaz konserleri, park konserleri” adı altında sözde
sanatçılara vereceksiniz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Hayati derecedeki yatırımlara
ve halka vermeye gelince kaynak bulunmuyor. Lakin, spor kulüplerine ve büyük
holdinglere yardım ve vergi borçlarını silmeye gelince kaynak bulunup para
muslukları açılacak sonra da halktan fedakârlık beklenecek öyle mi?
Geçmişten beri var olagelen
devletin içinde bulunduğu bu israf düzeni yerel ve merkezi iktidarlar değişse
de maalesef değişmiyor. Bütçe zorlanınca da işin kolayına kaçılıp halkın
sırtına yeni zamlar ve vergiler yükleniyor. Aç olan, evine ekmek almakta
zorlanan ve çocuklarına bir şey alamayan topluma ekonomimiz ve teknolojimiz şu
kadar gelişti demeniz masal olarak algılanmaktan öteye geçmeyecektir.
Asrın felaketi olan depremde
nasıl halk, devlet kurumları, STK’lar bir bütün olarak dayanışma gösterdi ise
ekonomik depremde de halk dayanışma göstermeye her zaman hazırdır. Fakat halk
önce bunun devlet tarafından yapılmasını haklı olarak istiyor. Azdan az, çoktan
çok fedakârlık olmasını bekliyor. Fedakârlık yapılacaksa her kesim ve devlet
kurumları birlikte yapmalıdır. Sadece dar gelirlilerin fedakârlık yapmasını
beklemek vicdana sığmaz. Aynı şekilde maaşlara zam konusunda da adalet
bekliyor. Birine yüksek zam, birine idare et ne yapalım demek olmaz.
Baktığımızda neredeyse ülkemizin tüm şehirlerinde aynı sorun yaşanıyor. Belediyeler parti farkı gözetmeden veya kayyım atanan belediyeler, yol yapımı, ulaşım, temizlik, içme suyu temini, park ve bahçeler gibi asli görevleri olan hizmetlere para ve vakit ayırmıyorlar. Fakat toplumu ifsad etmeye gelince sözde sanatçılara milyonları aktarmak için konser ve festivaller düzenliyorlar. Bu çarpık anlayışı bırakın da halka gerçekten hizmet etmeye ve halkın derdine derman olmaya odaklanın. Halka hizmet halkın sorun, ihtiyaç ve taleplerini yerine getirmekle olur, bazı kesimlere yaranmak veya zengin etmekle olmaz… Vesselam.