Bir zamanlar bir gurup insan gemiyle
yolculuk yapacaklardı. Geminin alt ve üst katlarında kimin yolculuk yapacağını
belirlemek için aralarında kura çektiler. Böylece bir kısmı alt katta, bir
kısmı da üst katta yolculuğa hak kazandı. Denize açıldıktan sonra, temizlik vs.
gibi işleri için suya ihtiyaç duydular. Üst kattakiler rahatlıkla suyu alıp
kullanıyorlardı. Alt kattakiler ise önce üst kata çıkıp denizden su almak,
sonra da suyu tekrar alt kata taşımak zorunda kalıyorlardı. Bu işi yaparken hem
gürültüleriyle hem de yerlere döktükleri sularla üst kattaki yolcuları rahatsız
ediyorlardı.
Üst kattakilerin bu durumdan rahatsız olduğunu gören alt kat yolcularından
birisinin aklına bir fikir geldi. Diğer alt kat yolcularının da onayladığı
teklife göre, en iyisi geminin tabanında küçük bir delik açmak ve suyu doğrudan
ordan almaktı. Alt kattakiler daha önce hiç gemiyle yolculuk yapmadıkları için,
böyle bir hareketin neyle sonuçlanacağını tahmin edemiyorlardı. Ve buldukları
bir baltayla geminin tabanını delmeye başladılar. Bir iki darbeden sonra, üst
kattakiler gürültüyü merak ederek aşağıya indiler. Gördükleri manzara
karşısında dehşete düştüler. "Siz ne yapıyorsunuz Allah
aşkına!" diye atıldılar.
Alt kat yolcuları sakin biçimde cevap
verdiler: "Biz su ihtiyacımızı görürken sizi rahatsız ediyorduk,
halbuki suya muhtacız. Şimdi sizi rahatsız etmeden suyu bu şekilde elde
edeceğiz. Korkmanıza gerek yok, çünkü deldiğimiz sizin değil bizim kendi
yerimiz, size zararı olmaz."
Üst kat yolcuları bu durum karşısında ikiye ayrıldı. Bir kısmı şöyle
diyordu: "Elbette canım, adamlar kedilerine ait olan kısmı
deliyorlar, bizi ilgilendirmez ki. Hem, denizden su taşırken o kadar gürültü
yapıyorlar ki insan rahatça uyuyamıyor. Bırakalım ne istiyorlarsa yapsınlar!"
Aklı başında olanları ise doğacak vahim durumu anlatmaya
çalışıyorlardı: "Arkadaşlar, evet biz üst kattayız, siz alt
kattasınız; ama hepimiz aynı geminin içindeyiz. Sizin yolculuk yaptığınız yeri
delmeniz, geminin su almasına ve sonuçta sadece sizin değil hepimizin boğulup
vefatına neden olur. O yüzden kesinlikle böyle bir şey yapmayın. Sizin alt kata
su taşırken bizi rahatsız etmeniz geminin batmasının yanında çok masum kalır.
Biz o küçük rahatsızlığa razıyız, yeter ki hepimizin toptan denizin dibine ğark
olmasına neden olmayın."
Akla yatkın ikna edici bu açıklamaları duyunca, alt kat yolcuları da gemiyi
delmekten vazgeçtiler ve hep birlikte gidecekleri limana sağ salim ulaştılar.
KISSADAN HİSSE: Allah(cc.)'ın emir ve nehiylerine giren meseleleri
uygulayan -yalakalık yaparak göz yumma ve gevşeklik göstermeyen salih- kimseler
ile yasakları işleyen kimselerin durumları, bir gemiye binip kura çekerek,
geminin alt ve üst katlarına yerleşen yolculara benzer. Öyle ki, alt katta
oturanlar, su ihtiyacını giderirken üsttekilerin yanından geçip onları rahatsız
ediyorlardı. Alttakiler bu duruma son vermek için bir balta alarak geminin
dibini delmeye başlasalar, üsttekiler hemen gelip: "Yahu ne
yapıyorsunuz?" diye sorunca alttakiler: "Biz su
ihtiyacımızı görürken sizi rahatsız ediyorduk, halbuki suya muhtacız, şimdi
sizi rahatsız etmeden yerimizi delerek bu şekilde su elde
edeceğiz" deseler ve üsttekiler bu işte onlara mani olsalar hem
kendilerini kurtarırlar, hem onları kurtarmış olurlar. Yok, yaptıkları işte
serbest bıraksalar hem onları helâk ederler hem de kendilerini...
Hülasa, hepimiz aynı gemide yaşıyoruz,
birilerinin gemiyi deldirerek su almasına ve bu geminin batmasına neden olan
keyfi uygulamalarına seyirci kalamayız. Biz bir vahdet hareketiyiz. Zindan ve
şehadetlerle bedel ödemişiz bu diyarda... Hem bu diyar Müslümanların ortak
diyarıdır. Binecek devemiz de diyarımız da burası... Kaldı ki rengimiz, dilimiz
farklı olsa da bu topraklar üzerinde aynı kaderi paylaştığımız yadsınamaz bir
hakikattir. Her şeyden önce biz bir ümmetiz/milletiz; Muhammed (s.a.v)'in
ümmeti ve atamız İbrahim'in milletiyiz. Hepimiz kardeşiz; rabbimiz bir,
peygamberimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir ve memleketimiz bir.... Bir,
bir, bir... Bir çizgi üzerinde bin yüz on bir kuvvetindeyiz.
Daha nice birlerimiz vardır bizim... Öyle
ise bu birliği, dirliği ve iriliği bozmayacağız, cennetasa bu diyarda birlerde
karar kılıp birlikte yaşayacağız bi iznillah... Ne devemizden ne de
diyarımızdan vazgeçmeyeceğiz; çünkü deve de bizim diyar da... Bunun için deveyi
ve suyunu kesip bozgunculuk yapanların ve memleketi ABD emperyalizminin
kucağına itenlerin, kaos, kargaşa ve fitne çıkaranların yanında durmayacağız.
Biz, bize benzeyenlerin yanında duracağız evvel Allah!