ABD ve İran masada uranyumu zenginleştirme konularında müzakerelere devam ederken büyük şeytandan destur alan israil, bir gece yarısı 200 uçakla İran’ın şehirlerini bombalayıp bu ülkenin üst komuta kademe kademesinden ender yetişen 20 kadar komutanını katletti. Yetmedi, İran’ın içine sızmış MOSSAD Ajanlarının marifetiyle 13 nükleer bilim adamını da suikastla şehid etti. israil, bu akılsız eylemleriyle resmen bir 3.Dünya Savaşının fitilini ateşlemeye çalıştı ancak Allah’ın hesabı ayrıydı. İran, israil’in bu hain saldırıları karşısında ikinci gün harekete geçip Tel Aviv’in yanı sıra israil’in kuzeyine füzeleri göndermeye başladı. Liman kenti özelliğiyle öne çıkan israil’in en ucundaki Hayfa kenti, artık İran füzelerinin hedefindeydi.
ABD ve israil, hava savunma sistemi zayıf İran’ın önemli şehirlerini ve nükleer santrallerini bombaladılar. Dünya İran’ın pes edip teslim olmasını beklerken o, kısa ve uzun menzilli süpersonik füzeleri ateşleyip israil’e misillemede bulunmaya başladı. Havalanan füzeler Siyonist rejimin demir kubbesini işlevsiz hale getirip adeta kevgir kubbeye çevirmişti. Korku ve paniğe kapılan Siyonistlere sığınaklarda dahi huzur yoktu. Her dakika düşen füzelerin patlama sesleriyle ölüp ölüp diriliyorlardı. Gazzeli çocuklar israil semalarında raks eden füzelerin düşüşünü bayram şenliğinde kutluyorlardı. Kimisi gözyaşı eşliğinde sevinç naraları atıyordu. Öyle ya... Hep onlar mı ağlayacaktı? Varsın biraz da Siyonistlerin çocukları ağlasındı. Asıl kilit faktörü son 20 aylık nüfus hareketliliği yaşayan Hayfa başta olmak üzere, israil’in birçok kentinde kaçışlar başlamıştı.
Malum, 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nden israil içlerine taarruz eden el- Kassam Tugayları, düzenledikleri roket salvolarıyla “israil’in güney bölgesini” yaşanmaz kılmıştı. O gün israil’den alınıp Gazze’ye getirilen Siyonist esirlerin tamamı da bu güney bölgelerindendi. Filistinli mücahitlerin büyük operasyonuyla israil’in “aşağısı” korku ve yıkımın adresi oldu. Siyonist rejimin amacı israil’in “yukarısını” diri tutarak toplumsal hareketliliği oradan devam ettirmekti.
Gazze’nin komşusu olan Güney israil’deki işgalciler çoğunlukla orta ve kuzey bölgelere kaydırılmıştı. Savaş artık yeni bir merhaleye evrilmişti. İran, israil’in şehirleri ve önemli tesislerini tam isabet vurmaya başlayınca katil Netanyahu hükümeti özellikle çifte vatandaş olan Siyonistlerin israil’i terk etmemesi için olağandışı gayret sarf etti. Haber kanalları ve dünya televizyonları israil’in semalarında yıldızlar arasında raks ederek Siyonistlerin tepelerine düşen süpersonik füzelerin canlı görüntülerini yayınladığında sözde orta doğu ve İran uzmanı geçinen zevatın foyaları meydana çıkmış, ilgili zevatın hayretten dillerini ısırdığına hep birlikte şahit olduk.
israil’in güneyinden kaçanlar için en sığınaklı “liman” Hayfa kenti idi. Üzerlerine yağan füzelerle Hayfa, hayalet bir kente dönüştü. İran, Siyonistlerin arasında daha çok korku ve paniğe sebep olması için füze saldırıları için özellikle gece vaktini seçiyordu. İran, 13 Haziran’da israil’in zayıf karnını hedef alarak şok bir misillemede bulundu. İran öyle bir vuruş yaptı ki dünya hayret etti; sağ gösterip sol vurdu. Tel Aviv’i gösterip Hayfa’yı vurdu. Evet, HAMAS’ tan kaçan Siyonist işgalciler İran’a tutulmuştu. Gazze’nin kısa menzilli roketlerinden kaçan “güneyli” Yahudiler, kuzeyde İran’ın balistik füzelerine yakalanmıştı. Siyonistlerin yıkılan binalarının enkazının Gazze’de yıkılan binaların enkazına ne de çok benzediğine şahit olduk. Yenilmez sanılan israil meğer kâğıttan bir kaplanmış...
Ve beklenen gerçekleşmişti. İran’ın “Hayfa ve geceli” saldırılarının altında yatan ana amacı sonuç verdi. 20 aydır Gazze’de yıkım gerçekleştirip soykırım yapan israil Gazze endişesiyle yatıp kalktığı yetmiyormuş gibi bir de başına bir bela daha sarmıştı. Gazze’de karşılarında bir devlet mekanizması ve devlet gücü olmaması realitesi karşısında görece daha az yıpranan israil, akılsızca bir savaş başlatmakla sert kayaya çarpmıştı. 5 bin yıllık bir devlet geleneği ve 100 milyonluk bir nüfusa sahip olan İran ülkesi öyle kolay yenilir yutulur lokma değildi. İran gibi sistemli bir devlet aygıtının "Demir Kubbe’yi" "Delik Kubbe’ ye" çeviren füze atışları sonrası israil, direnç noktasını kaybetmeye başladı. Derken, israil’den kaçışlar başladı.