Kalbimiz her gün yaraların, dertlerin daha büyüğü ile kanamaya, acılar çekmeye devam ediyor. Birinin acısı bitmeden onu unutturacak bir yenisini yaşıyoruz. Yani gelen acı gideni unutturan türden. Dokuz aydan beri bir saat bile durmadan devam eden katliamlar.. On binlerce şehit.. yüz bini aşan yaralılar ve milyonu aşan göçler.. Evsiz, barksız, aç susuz, kimsesiz  kalan masum çocuklar, yaşlı ihtiyarlar.. Kelimenin tam anlamıyla bir facia. Öyle bir facia ki tarihte bir benzerini bulmak çok zor. En vahşi ve barbar dönemlerde bile böyle bir şeyin yaşandığını söylemek oldukça zor. Öyle bir facia ki, kimse dönüp de “yahu neler oluyor, neden bu vahşet yaşatılıyor” diyemiyor, demiyor. İşte işin en feci yanı da bu. Aynı dinden, aynı milliyetten olanların sizden yüz çevirdiği ve bazısının bununla da kalmayıp saldırganı desteklediği rezil bir hal. Bütün alemin gözleri önünde göstere göstere yapılan bu vahşete göz yuman, sırtını dönen bir dünya. Bununla da kalmayıp dünyanın en büyük askeri gücü durumundaki kimi devletlerin saldırganı desteklediği alkışladığı kepaze bir durum.

Yakın tarihe bir göz attığımızda bu facianın dokuz aydan beri değil, bilakis doksan yılı da aşkın bir süreden beri devam edegeldiğini göreceğiz. Bölgeyi iyi kötü idare eden Osmanlının ortadan kaldırılmasıyla akmaya devam eden kan hiç durmadı. Filistin toprakları melun Yahudi’ye, diğer topraklarımız da kukla yönetimlere teslim edildi. Kartondan devletler oluşturuldu. Kartondan bu kukla yapıların varlıkları devam ettikçe durumun pek değişmeyeceği anlaşılıyor.

Evet, bu vahşi Siyonist katliamcıları ayakta tutan iki önemli destek var: Bunlardan ilki ABD, İngiltere ve bazı diğer Avrupa ülkeleri. Bunlar zaten dün israil’i var eden güçlerdi. Bölgede israil’in varlığı bu ülkelerin buradaki sömürülerini devam ettirmelerinin garantisi. İsrail de bu durumu çok iyi bildiği için pervasızca her istediği melaneti yapabilmekte ve bu güçlerden her desteği rahatlıkla alabilmektedir.

 İkinci destek, bölgenin Müslüman ülkeleridir. Bu ülkelerin her biri bir iple bağlanmış durumdalar. Bölgenin en önemli ülkesi Türkiye “NATO” ipiyle bağlanmış durumdadır. Diğer önemli bir ülke olan Mısır “Camp David” anlaşmasıyla bağlıdır. İran bölgenin önemli bir devleti ama tek başına yeterli olmayabilir. İran’ı diğer bölge ülkelerinden ayırmak ve hatta karşı karşıya getirip çatıştırmak için yoğun çaba ve faaliyetlerin olduğu malum. Sekiz yıl süren Irak-İran savaşını hatırlayalım. Mezhepçilik ve kavmiyetçilik siyonizmin elindeki en şeytani silahtır. Ve maalesef bu ayrımcı, ayrıştırıcı ve öldürücü silah diyanet ve milliyet namıyla dindarların eline tutuşturulmaktadır. Kısacası israil’in varlığını devam ettiren en büyük neden bölge ülkelerinin havadan sudan nedenlerle bir araya gelip caydırıcı bir güç oluşturamamalarıdır.

Bölge ülkeleri böyle bir birlik oluştuğu an ABD ve Avrupa, israil’e sağladıkları desteği çekeceklerdir. ABD ve Avrupa’nın ezeli ve ebedi dostluk ve düşmanlıkları diye bir şey yoktur. Onların sadece çıkarları vardır. Bütün bölge ülkelerini karşısına alıp israil’e destek vermek onların çıkarına olamaz elbette.

Siyonist katiller dokuz aydan beri yaşadıkları bozgunun ve başarısızlığın kendilerini batı dünyasının gözünden düşüreceğini iyi bildikleri için bölgede topyekun bir savaşın planlarını yapmaktadırlar. Bu sinsice katliam ve suikastların amacı savaşı tüm bölgeye yaymak ABD’yi tekrar bölgeye yerleştirmektir.

Filistin halkının şanlı direnişi İsmail Heniyye’nin şehadetiyle gerilemeyecek bilakis güçlenecektir. Rabbim mücahit kardeşlerimize yanındaki ordularıyla yardım etsin, kalplerine sabır ve sekinet versin inşallah.