Aksa Tufanı ümmet için bir
onur ve izzet kaynağı oldu elhamdülillah! Müslümanları sevindirdi, geleceğe
dair umutlandırdı, yüreklerine su serpti. İslam düşmanlarında ise hoşnutsuzluk,
şaşkınlık, karamsarlık, korku ve öfke meydana getirdi.
İslami direnişin başlattığı
bu kahramanlık destanı bize çok şey öğretti ve öğretmeye devam edecek Allah’ın
izniyle.
Aksa Tufanı kimin nerede
durduğunu göstermesi bakımından çok önemliydi. Kudüs ve Mescid-i Aksa davası
bir kez daha turnusol görevi gördü. Yüzlerdeki maskeleri düşürdü. Hak ve
Batılın taraftarlarını belirginleştirdi. Ayrı milletlerden, ayrı coğrafyalardan
rejimler, hareketler, halklar ikiye bölündü; Kudüs Davasının ve direnişin
dostları ve işgalci rejimin, dolayısıyla Amerika’nın, Batının, Batılın
taraftarları…
Aksa Tufanı, İslam
ülkelerinde, kimliklerinde Müslüman yazdığı ve isimleri Müslüman ismi olduğu
halde mazlum Filistin halkının, işgal ve zulüm altındaki Müslüman halkların
değil de Siyonist rejimin yanında saf tutan partilerin, grupların, çevrelerin
niyet ve hedeflerinin ne olduğunun anlaşılmasına önemli katkı sağladı.
İslam ümmetine yeni bir Bedir
zaferi yaşatan Aksa Tufanı, gücün maddi teknolojide değil imanda olduğunu bir
kez daha gösterdi. Allah’a dayanan, O’na güvenen, sağlam bir imanla donanmış az
bir topluluğun kendisinden sayıca fazla, silahça güçlü toplulukları yenilgi ve
zillete mahkûm edebileceğini ispatladı. Yine yüce Allah’ın kendisine inanan,
dayanan salih kullarını yalnız bırakmayıp mahcup etmeyeceğini, bizim
bilmediğimiz gaybi ordularla destek vereceğini gördük.
Aksa Tufanı’ndan öğrendiğimiz
diğer bir şey Siyonist çetenin bir balon olduğu, kâğıttan kaplan olduğu
gerçeğidir. Sözde gökte uçan bir sinekten, yerdeki bir karıncadan bile haberi
olan, her şeyin kendi kontrolünde olduğu MOSSAD, burnunun dibinde olan ve her
tarafı muhasara edilmiş küçük bir bölgede belki de aylar süren bir saldırı
hazırlığından gafil kaldı. İslami Direnişin kahraman evlatları bir tufan gibi
işgal topraklarına akıncaya kadar, MOSSAD’ın ruhu bile duymadı yapılan
hazırlıkları… CIA ve diğer bütün Batılı istihbarat örgütleri onlara destek
verdikleri halde…
Aksa Tufanı, Batının ve
Avrupa’nın söz konusu Müslümanlar olunca hemen birleştiğini ve aralarındaki
ihtilafları bir kenara bırakıp Müslümanlar karşısında birleştiklerini gözler
önüne serdi. Yani küfrün tek millet olduğu ilahi düsturu tekrar ispatlandı.
Aksa Tufanı’ndan öğrendiğimiz çok önemli bir şey daha var; o da İslam ülkelerinin Amerika ve Batıya bağımlı, korkak ve çıkarcı yönetimlerinin, liderlerinin Siyonist çete ile normalleşme çabalarının hiçbir zaman İslam ümmeti tarafından, Müslüman halklar tarafından kabul görmeyeceği, bu çabanın beyhude olduğu, Siyonist çetenin güvende olamayacağı ve İslam’ın kahraman evlatlarının, direniş güçlerinin elleriyle yok edileceği gerçeği…