Diyarbakır’da gençler, katil israil destekçisi bir firmayı protesto ettiler. Dünyanın her yerinde yapıldığı gibi içeri girip slogan attılar. Kimseye bir şey demediler. Kimseyi dövmediler. Ortalığı da dağıtmadılar. Bu kadar katliama rağmen hala desteklerine devam eden bu firmalara karşı gayet medenice tepkilerini ortaya koydular. Her gün televizyonlarda izledikleri katliamlara rağmen bu katil destekçisi firmaların hala desteklerine devam etmesini, bir insan olarak kabullenemediler. Bu kadar da olamaz dediler. Bu firmalar yarın bize de aynı şeyi yapacaklar diye düşünerek bunu protesto ettiler.

   Vay efendim sen misin bu protestoyu yapan! Hemen koro halinde bir yerden emir alınmış gibi saldırıya geçtiler. Adamlar mal bulmuş mağripli gibi olaya sarıldılar. Olayı provoke etmeye, başka zeminlere çekmeye, bu protestoları yapanlara gözdağı vermek için kullanmaya kalkıştılar.

  Biz bu zihniyeti çok iyi biliyoruz.

  Biz bu vicdansızlığı çok iyi tanıyoruz.

  Biz bu ihanete çok şahit olmuşuz....

  Siyonistlere şirin görünmek için fırsat kolladığınızı çok iyi biliyoruz.!

  İçinizden bu protestolara olan öfkenizi de çok iyi biliyoruz!

  İnsanlığın değil, gücün kulu/kölesi olduğunuzu da çok iyi biliyoruz!

  Bazı güç odaklarına şirin görünme derdinizi de çok iyi biliyoruz!  Sokağa bakıp ona göre maske taktığınızı da biliyoruz.

  “Aksa Tufanı” bütün maskeleri düşürdü. Kimsenin saklanacak bir şeyi kalmadı. Çünkü bıçak gelip kemiğe dayandı. Herkes safını belli etti. Siyonizmin taraftarları ile ona karşı savaşanlar saflarını tuttular. Artık geri dönüşü olmayan bir yoldayız. Dünya bundan sonra ikiye ayrılacak: Siyonist taraftarı ve insanlık taraftarı diye. Artık iş oraya doğru gidiyor. Bundan sonra dünya eskisi gibi olmayacak.

  Dolayısıyla biz büyük resme bakıp konuşuyoruz. En alttaki yansımalarını okuyup yazıyoruz. Kimse artık kendini saklayamıyor. Çünkü bu meydanda saklanacak bir mevzi kalmadı.

  Şimdi hal böyle iken kalkıp da gençlerin insani ve vicdani tepkilerini başka yerlere çekmek, buradan başka bir senaryoya geçmek tam bir hokkabazlık işidir. Hükümetin en yetkili kişileri, tüm kurum ve kuruluşları bu savaşı bir soykırım olarak isimlendirmiş iken, uluslararası tüm kuruluşlar da bunu teyit etmiş iken bu firmaların kalkıp hala da bunlara destek olmaları, bir kere hukuki açıdan da bir meydan okumadır. Bu firmalar uluslararası ve ulusal hukuka nasıl uymazlar? Bu kadar katliama karşı nasıl çıkıp tepkilerini dile getirmezler? Bunun hesabının sorulması lazım iken bu yapılmıyor, ama gençlerin yaptığı protestoyu bastırmaya çalışıyorlar. Bu ne vicdansızlıktır.

  Bugün bu katliama destek veren firmaların tümü siyonizmin hazır kıta askerleridir. En az Amerika kadar bu katiller sürüsüne destek sağlayan birer neferdirler. Yarın bizim ülkemiz de siyonistlerle veya Amerika ile bir çatışma yaşarsa aynı tavrı bize de gösterecekler. Çünkü bu bir zihniyet meselesidir. Küresel siyonizmin kolları bu şirketlerdir. Küresel emperyalizmin temsilcileri bu şirketlerdir. Dolayısıyla bu iş sadece bir kahve meselesi değildir. Orda yatırım yapan birkaç iş adamı ile alakalı bir mesele de değildir. Bu iş uluslararası siyonist çetenin insanlığı sömürme meselesidir.

  Hal böyle iken, bu vicdansızlara desteklerinden dolayı tepki göstermesi gerekenler kalkıp da ehli vicdan gençlere tepki gösterilmesi büyük bir dalalet ve ihanettir.

 

  Zalimin ve zulmün karşısında olmak, zalimi ve zulmü destekleyenlerin de karşısında olmak bizim insani ve İslami vazifemizdir. İnsan olan zulme destek olmaz!