Türkiye’de sol partiler, her toplumsal meselede sokaklara dökülmeyi kendilerince bir kazanım sayar. Kadın cinayetleri, işçi grevleri, çevre talanı, hayvan hakları… Her konuda afişler hazır, sloganlar ezber, sokaklar ses verirdi. Ama konu Gazze olunca, birden bire ortalık sessizliğe gömülüyor. Üç maymunu oynama tiyatrosu başlıyor! Bombalanan hastaneler, açlıktan ölen çocuklar, yerle bir edilen şehirler… Ve Türkiye solu, özellikle DEM Parti, bu vahşet karşısında adeta dilini yutmuş durumda.
DEM Parti’nin “ezilen halkların yanında” olma iddiası, Gazze’deki katliamlar karşısında yerle bir oldu. Ne ölen çocuklar, ne de esir edilen kadınlar ile ilgili bir ses vermediler. Adeta siyonizme teslim olmuşlar. Dünya dengelerine teslim olmuşlar. Ağa babalarını kırmamak, kızdırmamak için kelimeleri özene bezene seçiyorlar. Ne şiş yansın ne kebap yansın söylemi ile kendi kendileri ile çelişen açıklamalar yapıyorlar.
DEM Parti’nin bu suskunluğu, politik bir strateji değil; ilkesizliktir. Çünkü Gazze’de yaşananlar, solun temel değerleri olan anti-emperyalizm, insan hakları ve halkların özgürlüğüyle doğrudan ilgilidir. Bu sessizlik, korkaklıktır. Bu sessizlik, vicdanın iflasıdır.
TKP, EMEP, TİP, SYKP gibi partiler Gazze konusunda açıklamalar yaptı. israili “devlet terörü”yle suçladılar, Filistin halkının direniş hakkını savundular. Güzel. Ama yeterli mi? Hayır.
Çünkü bu partiler, her konuda sokakta olmayı ilke edinmişken, Gazze için bir yürüyüş, bir miting, bir dayanışma zinciri düzenlemedi. Açıklama var, ama eylem yok. Oysa solun gücü sokakta görünür. Gazze için sokakta olmamak, bu açıklamaları da etkisiz ve samimiyetsiz hale getiriyor. Bu kadar ölüm, bu kadar yıkım ve bu kadar zulüm karşısında susmak solculuk mu?
Gazze için sokakta olan tek parti HÜDA PAR. Yılmadan yorulmadan her gün, her hafta….“Gazze için yürüyüş”, “Gazze’ye yardım koridoru”, “Gazze İnsanlık İttifakı” çağrıları… Hepsi HÜDA PAR’dan geldi. Meclis’te konuştular, sokakta yürüdüler, yardım topladılar. Sahada ve sokakta kim bu katliamın karşısında durduysa HÜDA PAR da yanında durdu. Hiçbir şekilde yan yana yürüyemeyeceği partilerle Gazze için yan yana yürüdü, poz verdi. Ama Türkiye solunun bu sessiz ve etkisiz tablosu, Türkiye solunun utanç hanesine yazıldı.
Avrupa’da da benzer bir ikiyüzlülük var. Almanya’daki Yeşiller, israile destek verirken sol seçmenlerini kaybetti. Fransa’da La France Insoumise, Filistin yanlısı açıklamalarla öne çıktı ama sokakta yeterince görünmedi. İspanya ve İrlanda gibi ülkeler Filistin devletini tanıma yönünde adım attı, ama bu da diplomatik jestten öteye geçmedi.
Avrupa solu, Filistin konusunda bölünmüş durumda. Bir kısmı açıkça destek verirken, diğerleri sessizliğe gömülüyor. Bu da gösteriyor ki, solun evrensel ilkeleri artık pazarlık konusu haline gelmiş.
Gazze, Türkiye ve Avrupa solunun turnusol kağıdı oldu. DEM Parti’nin utanç verici sessizliği, diğer sol partilerin eylemsizliği bu turnusolun sonuçlarını net biçimde gösterdi. Sol, kendi ilkeleriyle sınandı ve bu sınavdan sınıfta kaldı.
Gazze’de çocuklar ölürken, açıklama yetmez. Sessiz kalmak zalime taraf olmaktır. Sokakta olmak gerekir. Vicdan, sadece ideolojik değil; eylemsel bir sorumluluktur. Ve bu sorumluluğu yerine getirmeyen sol, artık sol değildir. Emperyalizmin bir kuklasıdır!