İnsanlık, tarih boyunca zulme karşı dayanışma sergilemiş, yardım elini uzatarak mağdurun yanında olmayı bir sorumluluk bilmiştir. Bugün ise bu vicdani yükümlülük, Gazze’nin ağır abluka altındaki halkı için daha da kritik bir hale gelmiştir. Açlık, ilaç yetersizliği ve temiz su eksikliği ile hayatta kalmaya çalışan Gazzelilere ulaşmaya çalışan her girişim, büyük bir irade ve cesaret gerektiriyor. Çünkü siyonizmin esareti herkesi sarmış, güç sahibi devletler de ne yazık ki bu esaretin kurbanı!

Son olarak, Madleen gemisi, ablukaya rağmen Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıktı. Freedom Flotilla Coalition tarafından organize edilen bu misyon, yalnızca fiziksel yardım değil, aynı zamanda dünyaya güçlü bir mesaj verme çabasıydı. Gemide Greta Thunberg gibi tanınmış isimlerin yer aldığı 12 kişilik bir ekip, dünya kamuoyunun dikkatini bölgedeki insani krize çekmeyi amaçladı. Ancak bu cesur girişim, 9 Haziran gecesi uluslararası sularda israil terör güçleri tarafından durduruldu. Yardım malzemeleriyle dolu gemi Aşdod’a yönlendirilirken, aktivistler gözaltına alındı, kimi sınır dışı edildi kimi de bunu kabul etmeyince yargılanmak üzere tutuklandılar. Bu terörist faaliyete de ses çıkaran olmadı!

Öte yandan, Gazze’ye ulaşmak için farklı yollar arayan bir diğer insani hareket Özgürlük Konvoyu oldu. Mısır’dan yola çıkıp Refah Kapısı’na ulaşmayı hedefleyen binlerce aktivist, dünyaya ablukaya karşı ortak bir ses yükseltme çağrısında bulunuyor. 54 ülkeden gelen katılımcılar, Avrupa Parlamentosu’ndan 17 milletvekili ve Nelson Mandela’nın torunu Zwelivelile Mandela, HÜDA PAR milletvekilleri gibi önemli isimler eşliğinde Gazze halkının yaşadığı krizi daha görünür kılmaya çalışıyor. Vicdanın sesini yükseltmek istiyorlar vicdansızlara karşı!

Peki, yardım ulaştırma girişimleri neden sürekli olarak engelleniyor? İnsani yardım, savaşın değil; vicdanın meselesi olmalı. Ama vicdan diye bir şey yok ki siyonistlerde! Açlık çeken çocuklara ulaştırılacak bir torba un, basit bir sağlık kiti, temiz içme suyu, uluslararası siyaset hesaplarının konusu olmamalı. Fakat ne yazık ki Gazze’de insani değerlerin de sınandığı bir çağda yaşıyoruz. Siyonizm bir ejderha gibi dünyayı sarmış. Herkes esir olmuş!

Bu eylemler yalnızca insani değil, ahlaki bir duruşun da ifadesidir. Gazze’ye ulaşan her yardım girişimi, vicdanımızın hala canlı olduğunun bir göstergesidir. Dünya, yaşananları sadece izlemekle yetinmemeli, Gazze halkının temel insan haklarını talep eden bu seslere kulak vermeli. Gazze’de insani yardım bekleyenlerin yaşadığı zorluklar, insanlığın ortak vicdanını sorgulatan bir sınavdır. Bu sınavda sessiz kalmak, insanlık adına büyük bir kayıptır.

Gazze’de yardım adı altında bir katliam da sürmekte. Timsahın ağzındaki yardımı almaya gelenlerden her gün onlarca kişi can vermekte. Dünya da bunu seyretmekte!

Vicdan ehlinin bu çabaları moral ve destek için çok mühim. Halklar artık bu soruna doğrudan müdahil olmalı. Bölgedeki mazlumlara ulaşmak için gösterilen bu çaba, Gazzelilerin yalnız olmadığını hatırlatmalı. Çünkü adalet ve vicdan yalnızca söylem değil, eylem gerektirir.