Ne yazık ki Türkiye’deki bazı sorunlar fay hattı gibidir. Ne zaman nasıl kırılacağı belli olmaz. Ve kırıldı mı da büyük bir tahribata sebep olurlar. Bunu herkes görüyor ve söylüyor. Nasıl deprem fay hatlarında ev yapmak büyük bir tehlike ise bu toplumsal fay hatlarıyla da oynamak aynı büyüklükte bir tehlikedir. Aklı başında insanlar bunun farkında. Hal böyle iken bazı siyasetçiler durmadan bunlarla oynuyor, buraları kaşıyor, kanatıyor ve patlatıyor.

Tehlikeli denemeler yapıyor, oyunlar oynuyor. Bunu söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Bu yapılan siyaset değildir. Toplumun bir kısmını diğer bir kısmı aleyhinde kışkırtmak siyaset değildir. Bunun adı fitnedir, fesattır, iç karışıklığı ve iç savaştır. İşte önce Kayseri, sonra Konya, Kilis, İstanbul ve Hatay! Önü alınmazsa başka iller. Ardından Suriye’de aynı olayların ters

versiyonu hemen sahnelendi. Biz bu filmi çok izledik. Maraş’ta, Çorum’da, İstanbul’da... ve en son Sivas’ta. Hep aynı senaryo. Ama sadece oyuncular değişmiş. Peki, bunda hiç mi iktidarın suçu yok? Elbette var! Çünkü bu konuda gereken mücadele, gerektiği gibi yapılmıyor. Münferit olayların üzerine gerektiği gibi gidilmiyor. Ne yazık ki bu düşüncede olan bir zihniyet, kendini dokunulmaz görüyor. Kemalizm ve milliyetçiliğin arkasına sığınarak kendisini muhafaza ediyor. Bu duyguları kullanarak kendisine yandaş kazanıyor. Hükümet de gerekli mücadeleyi ortaya koymayınca o zaman bu olaylar da birikip patlak veriyor. Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden bütün eylemler anında cezalandırılmalı. Çünkü bizim toplumumuzun içinde çeşitlilik var. Dışlanan her bir kesim başka mihraklara alet olma riski ile karşı karşıya kalır. Ayrıca düşmanlaştıran her kesimin zaman içinde toplumsal lince uğrama olasılığı yükselir. Bu da Türkiye’de bir iç savaş demektir. Bugün Türkler, Kürtler, Araplar, Aleviler vb irili ufaklı birçok toplumsal fay hattı bulunmaktadır. Biz hukuku, etkin olarak kullanmaz isek işte böyle manzaralar ile karşılaşırız. Adamın iş yerine girip yağma ve yakma yapıyor. Adamın bahçesine girip arabasını, evini taşlıyor, yakıyor. Yolda yürüyen vatandaşı bıçaklıyor. Kafede oturan iş adamlarını bıçakla tehdit ediyor. Sokakta gördüğü vatandaşa saldırıyor. Herşeyi

kendisine hak olarak görüyor. Tam bir cinnet hali. Tam bir vandallık, ilkellik ve magandalık hali. Olayların nereye varacağından haberi olmayan bu cahil cühela kesime hatırlatırız ki Arap Baharı bir seyyar satıcının kendisini yakmasından çıktı. Suriye iç savaşı gözaltına alınan çocuklardan çıktı. On yıldır iç savaştan çıkamadılar. Türkiye’yi çok emin bir yer mi zan

ediyorsunuz? Kaos öyle bir şeydir ki anında ülkeleri harabeye çevirir. Şu yaşadığımız enflasyon canavarına kaos canavarı eklensin, bir günde ülke yüz yıl geri gider. Evet, bazıları bunun olması için durmadan çabalıyor. Bunu görüyoruz. Ama inşallah halkımızın sağduyusu buna engel olacak. Yoksa rahmetli Aliya İzzet Begoviç’in dediği gibi “Şımarık nesilleri açlık ve savaş

terbiye eder.” Ya aklımızı başımıza alıp her şeyi siyasete ve yargıya bırakırız ya da kaos ve iç savaş gelip Suriye gibi kapımıza dayanır. Dimyata pirince giderken evimizdeki bulgurdan da oluruz.