Seçimden önce ve seçimden sonra Trump hep barıştan bahsetti. Kulağa hoş gelen cümleler sarf etti. Savaşları bitireceğini, ABD’yi yeniden ayağa kaldıracağını söyledi. Dünyaya barış getireceğini anlattı. İlk ayda Ukrayna savaşını bitireceğini, Rusya ve Çin ile anlaşacağını anlattı. Anlayacağınız herkese mavi boncuk dağıttı.
Ama seçildikten sonra gerçek yüzünü gösterdi! Savaşları bitireceğini söyleyen adam öyle laflar etmeye başladı ki, dünya yeni bir 3. savaşa doğru sürükleniyor. Grönland’ı satın alacağım diyor. Ama aba altından sopayı da göstermeyi ihmal etmiyor. İstersen rızan ile ver istemezsen döve döve alırım diyor. Danimarka ile savaşı da göze alıyor. Çünkü onu adam yerine koymuyor. Panama Kanalı’nı geri alacağım diyor. ABD tarafından Panama’ya devredilen bu kanalı ABD geri alacak. Bu yüzden de Çin ve Panama ile karşı karşıya gelmiş durumda. Yine Trump Ukrayna’dan yer altı madenlerini ve Rusya ile bir barış antlaşması istiyor. Yoksa yardımları keseceğini söyledi. Kameralar önünde Zelenski’yi rezil etti. Bütün dünyayı kaosa sürükleyecek yeni vergiler getirdi. Kimisine yüzde on, yirmi ve elli… kafasına göre takılıyor. Karşılık da vermeyin diyor. Karşılık verirseniz sizi pişman ederim diyor. Yemen’e saldırıyor, İran’a saldırmak için bahane arıyor. Tam bir pimi çekilmiş bomba gibi patlayacak bir mekân arıyor. Zaten şımarık gayri meşru çocuğu itrail şimdiden başlamış işe!
Gözü paradan başka bir şey görmeyen bu batılıların hali tarih boyunca böyle olmuştur. Hep başka toplumların kanı üzerinden medeniyetlerini ve zenginliklerini inşa etmişlerdir. Bütün savaşları onlar başlatmışlar. Bütün yıkımları onlar yapmışlar. Bütün büyük silahları onlar kullanmışlar. Ama dönüp de hep barış ve özgürlüklerden bahsederek yapmışlar. Bunun için artık anlıyoruz ki, bu batılılar ve onların uşakları ne zaman barıştan bahsetseler işte o zaman büyük bir savaşın geleceğini anlamalıyız. Ne zaman özgürlükten bahsetseler büyük bir esaretin geleceğini bilmeliyiz.
Çünkü bunların söylediği her şey yalan. İnsanların gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar. Onlar için tek doğru şey güçtür. Onlara göre güçlü olan haklıdır. İsterse yalan söylesin! Çünkü onların medeniyetlerinin temeli yalan üzerine kurulmuş. Yalanlarını zorla kabul ettiriyorlar.
Dolayısıyla dünyaya şimdi de yalan söylüyorlar. Barış diye diye büyük bir savaşa hazırlanıyorlar. Bunun ilk fitilini ekonomi savaşlarıyla ateşlediler. ABD ve Çin arasında başladı. Rusya ve İran zaten dünden razı bu bloklaşmaya. Çünkü ABD onları yalnız bırakıp yutmaya çalışıyordu. Çin gibi bir devin yanında olmak elbette onların da dünden razı olacağı bir meseleydi. Şimdi yavaş yavaş dünyanın geri kalan ülkeleri de kendisine bir cephe seçecek. Veya tarafsız kalacak. Tabi buna da gücü yeterse. Çünkü ABD’nin ve batının büyük bir baskısına maruz kalacaklar.
Artık barış masalı tutmayacak. İtrailin çevresine yaptığını ABD dünyaya yapacak. Önce ekonomiye saldıracak, sonra da topraklara. Önce ekonomi savaşları ile zayıflatacak, sonra da askeri savaşla işgal edecek, boyun eğdirecek. Yani anlayacağımız her iki durumda da dünya savaşa doğru gidiyor.