Son birkaç yıldır sokak
köpekleri sayısında korkunç bir artış yaşanıyor. Çarşı-pazar köpek dolu…
Köpeklerin olmadığı pazar, sokak, cadde yok gibi. Ve bu köpekler gün geçtikçe
daha rahat, daha başıboş, daha saldırgan oluyorlar.
Eskiden belediyeler bu konuda
hassastılar. Köpeklerin çarşı pazarda dolaşmalarına izin vermiyorlardı. Bir
şekilde bu sorunu hallediyorlardı. Ya kısırlaştırma faaliyeti yürütüyorlar ya
da hayvan barınaklarında koruma altına alıyorlardı.
Şimdilerdeyse çarşılarımız, pazarlarımız
köpeklerin piknik alanı olmuş durumda. Belediyeler artık ne hikmetse vatandaşı
ile sokak köpeklerini baş başa bırakmış. Köpekler artık tek başlarına
değil, gruplar halinde çarşılarımızda arz-ı endam ediyorlar. Çoğu defa
hırlamalarıyla, havlamalarıyla, hatta bakışlarıyla gelip geçenleri, özellikle
kadın ve çocukları ürkütüyorlar, korkutuyorlar. Halkın rahat dolaşma
özgürlüğünü ellerinden almış durumdalar.
Hemen hemen her gün okula giden, çarşıdan
dönen, dışarda dolaşan çocukların, kadınların saldırıya uğradıklarıyla ilgili
haberler basına düşmeye başladı.
Ama ne yazık ki gittikçe ciddi bir sorun
haline gelen başıboş köpekler meselesinde kimsenin bir şey yaptığı
yok. Ne belediyeler ve ne de diğer yetkililer kıllarını kıpırdatmıyorlar.
Sembolik birkaç uygulamanın dışında bir şey yok. Nedeni nedir bilemiyorum?
Hayvan hakları savunucularının gürültü koparmasından çekiniyorlardır herhalde.
Hayvan haklarını savunacağız derken insan haklarını ayaklar altında çiğniyoruz.
Kimsenin hayvanları öldürelim, katledelim
dediği yok. Uyuz bir köpeğe bile zarar vermenin yasaklandığı bir dinin
mensubuyuz elhamdülillah. Ama çarşı pazarı sokak köpeklerinin panayır yeri
haline getirip insanların dolaşma hürriyetlerini kısıtlamaya da kimsenin hakkı
yok. Daha önce ne yapılıyorduysa şimdi de aynısı yapılmalı. Başıboş köpeklerin
çarşıda pazarda ne işi var?
Konunun vahametinin anlaşılması için
bizzat başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. İmza günü etkinliğine
katılmak maksadıyla Van’a gitmiştim. Orda Yüzüncü Yıl Üniversitesinde okuyan
kızımı da ziyaret ettim. Üniversite Van Gölünün kenarında kurulmuş. Gölle
bitişik güzel bir kampüsü var üniversitenin. Kızıma kampüsü dolaşma, göl
kenarına gitme teklifinde bulundum. Biraz vaktim vardı. Ne cevap verdi
dersiniz: Baba gidelim ama dikkatli olalım. Başıboş köpeklerin saldırısına
uğrayabiliriz. Biz korkudan çoğu defa dolaşamıyoruz. Her tarafta başıboş
köpekler gruplar halinde karşımıza çıkıyorlar. Geçen bir arkadaşımıza saldırıp
onu komalık ettiler.
Evet, aynen böyle cevap verdi kızım.
Gerçi dolaştık biraz ama endişe içinde, yüreğimizdeki korkuyu atamadan. Bir
öğrenci kendi okulunun bahçesinde rahat dolaşamıyorsa, başıboş köpekler
saldırabilir korkusu yaşıyorsa çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız demektir.
Gerçi ülkemizin birçok meselesi,
sıkıntısı var. Maddi-manevi birçok sorunla boğuşuyoruz. Ama başıboş
köpekler meselesi de yabana atılacak bir sorun değil. Gün geçtikçe daha çok
güvenliğimizi tehdit eder hale geldi. Tedbir alınmazsa çok daha büyük bir sorun
olmaya doğru gidiyor.