Hür Dava Partisi, kısa adıyla HÜDA PAR, terbiyeli, vasat,
tahammüllü, sabırlı, hatta hoşgörülü tavrına rağmen bazı parti ve çevrelerin
saldırılarından, linç kampanyalarından, iftira ve karalamalarından kendini bir
türlü kurtaramıyor.
Bu parti ve çevreler, her türlü kirli ve karanlık ilişki ağı
içinde olmalarına, karanlık odaklarla iş tutmalarına, ülkenin emniyet ve
huzuruna saldırı içinde olan ve on binlerce masum canın katledilmesinde payı
bulunan yapılarla ortak hareket etmelerine rağmen kendilerini pak ve temiz
görüyorlar. Ülkemizi sürekli karıştırıp zayıflatmaya, esir almaya çalışan,
darbelerin, terörist hareketlerin, sapkın grupların arkasındaki Batılı ülkelerin
istihbarat örgütleriyle bile sarmaş dolaş olmakta bir beis görmüyorlar. Her
türlü kirliliği, gayrı meşruluğu kendilerine, kendilerine yakın gördükleri
yapılara doğal buluyorlar.
Ama 2012 yılında kurulan HÜDA PAR, on iki yıl boyunca
kendisine yönelik her türlü kışkırtıcı saldırıya, linç kampanyalarına,
mensuplarının vahşice katledilmesine rağmen; büyük bir sabır, tahammül
göstererek en ufak bir şiddete tevessül etmemiş, halkın güven ve huzurunu
tehlikeye atmamak için saldırıları sineye çekmiştir.
Buna rağmen HÜDA PAR söz konusu çevrelerin saldırı ve linç
kampanyalarından kurtulamıyor. Neden?
Çünkü bu çevreler işgalci Batılı güçlerin yardım ve
desteğiyle bu aziz halkın Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ve diğer kavimleriyle İslam’a
sarılarak, Allah ve vatan aşkıyla, yüzbinlerce şehit vererek
gerçekleştirdikleri Kurtuluş Savaşını çaldılar. Kurtuluş Savaşının gerçek
sahipleri olan Müslüman halkı ve İslam âlimlerini her türlü yalan ve iftira
silahını da kullanarak etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Büyük kıyımlar,
katliamlar gerçekleştirerek Müslüman halkı sindirmeye kalkıştılar. Din
büyüklerini idam sehpalarına gönderdiler, zindanlarda çürüttüler. İslam’ın
adına ne varsa yasaklamaya çalıştılar.
İslam âlimlerini etkisiz hale getirip Müslüman halkı
sindirdikten sonra Batılı efendileriyle birlikte bu ülkenin her türlü
zenginliğini talan ettiler. Kendilerini mutlu ve seçkin bir azınlık olarak
görüp bu ülkenin sahipleri ilan ettiler. Ve yaklaşık yüz yıldır halk yoksulluk
içinde yaşarken onlar bu ülkeyi özel mülkiyetleri olarak görüp debdebe içinde
yaşıyorlar.
Onların korkusu İslam’ın tekrar bu ülkede söz sahibi olup
halkı uyandırması, bilinçlendirmesidir. İslam bu ülkede güçlendiği takdirde her
türlü imtiyazlarını kaybedeceklerini, çalıp çırpamayacaklarını, hırsızlık ve
sömürü çarkının duracağını biliyorlar. Asıl mesele bu… Gerisi kesinlikle
teferruattır!
Dindar kadrolardan oluşan HÜDA PAR, kurtuluş savaşının
gerçek sahipleri olan bu mazlum halkın tekrar kendi dinleri, değerleri ile
barışıp maddi ve manevi olarak kalkınması için çabalıyor. Kuruluş amacını bu
olarak görüyor. Bu halkın, Batıdan ithal edilen ve halkın huzur, barış ve
birliğini tehdit eden yabancı fikirlerin, hastalıklı ideolojilerin
tahakkümünden kurtulup güçlü, özgür, izzet sahibi, dindar bir halk olmasını
isteyen HÜDA PAR, bu parti ve çevrelerin gözünde büyük bir tehdit olarak
görülmektedir. İmtiyazlarını kaybetme korkusu yaşayan bu çevreler İslam’ın
tekrar idari hayatta, sosyal yaşamda, ticarette, çarşı ve pazarda, evde söz
sahibi olmasını istemiyorlar.
Ama Allah’ın izniyle uyanış başlamıştır. Bu aziz halk ona
izzet ve şeref bahşedecek, onu adil ve özgür bir ülkeye, dünyaya kavuşturacak,
kurtuluşa götürecek yolun ancak İslam’ın varlığıyla mümkün olacağını anlama
sürecine girmiştir.
Bu Müslüman halk, HÜDA PAR’a yönelik bu dinmeyen kinin, nefretin, linç kampanyalarının, kirli algı operasyonlarının, bu partinin dindar kadrolara sahip olmasından, dış güçlerle kirli ilişkilere girmeyi reddeden, milli, yerli, bağımsız parti programından ötürü olduğunu bir gün mutlaka anlayacak, büyük kitleler halinde bu aziz harekete sahip çıkacak ve malum çevreler artık Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya yol bulamayacaklardır.