Geçtiğimiz
Cuma günü sabaha karşı işgalci ABD, Uluslararası Bağdat Havalimanı'ndaki Haşdi
Şabi konvoyuna üç katyuşa füzesiyle düzenlediği saldırıda, İran Devrim
Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü'nün komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi
Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis katledildi.
Saldırı
haberi, İran devlet televizyonu ile Pentagon tarafından da doğrulanması sonrası
Pentagon, saldırının Donald Trump'ın talimatı ile yapıldığını açıkladı. Aynı saldırıda,
Haşdi Şabi Halkla İlişkiler ve Protokol Sorumlusu Muhammed Rıza Cabiri’de
hayatını kaybetti.
Dünyayı
sarsan büyük şeytan ve baş terörist ABD’nin bu vahşi cinayetine karşın İslam
ümmeti topyekûn ayağa kalkması gerekirken, maalesef ırki ve mezhebi saiklerle
cinayete sevinenler, alkış tutanlar ve cinayeti meşrulaştırmaya çalışanlar
oldu. (Tıpkı daha önce ABD’nin Usame ve Bağdadi’yi katletmesi olayında olduğu
gibi)
Kendi
aramızdaki sorunları çözmemiz ve İslam sancağı altında küfre ve emperyalist
dünya düzenine karşı koymamız gerekirken, hala birbirimizle uğraşıp,
birbirimizin ölümüne seviniyoruz.
Emperyalistlerin
son üç yüzyıldır ektikleri derin ayrılık ve fitne tohumları ve bizlerin
basiretsizliği nedeniyle yaptıkları cinayetlere taraftar buluyor ve destek
görüyorlar. Ümmet olarak ne hallere düştük ALLAH’ım! Sen bizleri toparla,
birliğimizi sağla ALLAH’ım!
Ümmet olarak
içinde bulunduğumuz vaziyete ve sıkıntılara baktığımızda içimiz kan ağlıyor ve maalesef
yüreğimiz dağlanan vahim bir açmaz ve kısır döngü içinde debeleniyoruz. Batılı
emperyalistler son üç yüzyıldır ektikleri fitne planlarının semeresini ve
Müslümanların fitne ve ifsad bataklığına saplanmalarını büyük bir keyif ve
zevkle izliyorlar.
Irkçılık,
mezhepçilik, bölgecilik, devletçilik ve diğer “ci, cu”lar için ALLAH’ın emrini
ve rızasını unutanlar ve ABD ile aynı safta bulunaktan “ar” etmeyenler bunun
hesabını nasıl vereceklerini düşünsünler?
Dünyanın her
tarafında Müslüman kanı akıyor. Müslümanlar eziliyor, tahkir ediliyor,
namusları çiğneniyor ama Müslümanların o kadar gözleri kinle dolmuş ki,
birbirlerini suçlayıp asıl düşmanı görmüyorlar.
İttihad ve
Terakki’nin, “Önce parti sonra vatan”
söylemine katlanarak devam ediliyor. Kendi ırki, mezhebi, örgüt, devlet ve
sözde cemaat çıkarlarımızı, ümmetin maslahatının ve geleceğinin önüne koyarak
nereye varacağımızı düşüyoruz?
“…Birbirinizle çekişip ayrılmayın…” (Enfal: 46) ayeti ve onlarca benzer
ayeti ve veda hutbesindeki uyarıyı neden görmüyoruz? ABD ve emperyalistlerin bu
saldırılarına karşı yekvücut olmaz isek ve eğer Ümmet yok olursa; ne Şii kalır
ne Sünni.
İşgalci ABD’nin bu saldırısı karşısında Türkiye dengeli bir
politika izleyerek, ABD ve İran’ı itidale davet ediyor. İran'da yaşanan gelişmeler hakkında konuşan Erdoğan,
"ABD-İran gerginliğinin azaltılması için bugüne kadar Türkiye olarak
çok ciddi gayretler gösterdik, gösteriyoruz… Şu anda bir ülkenin bir
devletin en üst kademesindeki bir komutanını tabii ki öldürmek herhalde
karşılıksız bırakılmaz diye düşünüyorum." dedi.
Süleymani’nin işgalci ABD tarafından katledilmesine ülke
içinden siyasi partiler olarak sadece HÜDA PAR ve Saadet Partisi yerinde ve
içimizi rahatlatan açıklama yaptılar. HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam açıklamasında dediği gibi: “Unutulmamalıdır
ki Amerika’nın savaşı İslam iledir. Sünni ve Şii ayırımı yapmadan kendi çıkarı
için tehlikeli gördüğü her kesimi hedef almaktadır.”
Bu konuda maalesef muhafazakâr çevreler kahir ekseriyetle
sınıfta kaldılar. Aramızdaki sorunları kendimiz halledelim, küffarın darbesine
sevinmeyelim. Gün gelir o küffar bizi de vurur. Unutmayalım! Bugün İran düşerse
Türkiye, Türkiye düşerse İran düşer. Mezhep ve kavim saikiyle hareket eden
Müslümanlar asla ümmet olamazlar!
Milli Gazete
Yazarı Mücahit Gültekin’de yazısında, “Amerikan füzeleriyle vurulan bir Şii,
bir Sünni'yi; bir Sünni, bir Şii'yi sevindiriyorsa bizim hiçbir sorunumuzu
çözmemiz mümkün değildir. Tefrikadan kurtulamayan bir coğrafyanın yüzü asla
gülmeyecektir. Bu sevincin taşıdığı hastalığı tedavi etmeden onur, izzet ve
bağımsızlık bize haramdır.” düşüncelerine aynen katılıyoruz.
Son olarak Irak
Meclisi’nin önceki gün ABD askerlerinin ülkeden çıkarılması ile ilgili aldığı
kararı alkışlıyor ve bunun tüm İslam ülkelerine örnek olmasını ve
emperyalistlerin coğrafyamızdan sökülüp atılmasını temenni ediyoruz. Wesselam…