Yüce
dinimizin temel müesseselerinden birisi ve en başta geleni hiç şüphesiz ki camii
ve mescidlerdir. Camiler, müminleri ALLAH'ın birliği etrafında toplayan;
birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının olgunlaşmasını sağlayan İslam'ın
şiarı mekânlardır.
Camiler İslam
dininin en belirgin şiarıdır. Yakın zamana kadar camiler İslam şehirlerinin
kalbi olagelmiştir. Cami bir beldenin İslam beldesi olduğunun ilk ve en görünür
işaretidir, İslami kimliğidir. Camiler sadece namaz kılınıp çıkılan bir mekân
değil, dini ve sosyal hayatın merkezidir.
Bu amaçla; Diyanet
İşleri Başkanlığı, 1986 yılından beri her yıl 1-7 Ekim tarihini camilerin
hayatımızdaki önemine vurgu yapmak amacıyla, ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’ olarak
kutluyor. Her yıl bir tema belirlenen
haftanın bu yılki teması, ‘Cami ve Hayat’ olarak belirlendi.
‘Camiler ve
Din Görevlileri Haftası’ Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu’nda
düzenlenen açılış programıyla başladı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali
Erbaş konuşmasında, bu yılki temanın “Cami ve Hayat” olduğunu ifade ederek,
“Cami ile hayatın arasını ayırdığımızda, camiden uzak kaldığımızda, kendimize
ve değerlerimize de yabancılaşıyoruz” dedi.
Evet, bu
hafta da, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm yetkililer haftanın
önemine binaen açıklama ve mesajlar yayınladılar. Her ilde haftanın amacına
uygun değişik programlar ve etkinlikler düzenlendi. Verilen konferans ve
seminerlerde toplum ile caminin bütünleşmesi sağlanmaya çalışıldı.
Tabi böyle
önemli bir konu sadece resmi programlara hasredilemez. Hayatın merkezinde yer
alması gereken camilerimiz resmi minvalden çıkarılıp toplumla, halkla
bütünleşmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla müftüler ve imamlarımız öncülüğünde evler,
kahvehane ve çayhaneler, halkın yoğun uğrak yerleri olan parklar ve özellikle
de gençlere ulaşmak gayesiyle kafeler (sadece bu haftaya has değil) devamlı
ziyaret edilerek; başta gençlerimiz olmak üzere tüm toplum camiye davet
edilmeli ve cami ile bütünleşmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde yapılarak ancak
camiler tarihteki gerçek misyonuna kavuşması sağlanabilir.
Camiler
mahalle ve şehrimizin merkezi konumuna gelmeli, tüm sorunlar ve meseleler cami
merkezli hal yoluna gidilmesi için çalışma yapılmalıdır. Camiler sadece 4 duvardan
ibaret donuk mekânlar değil, hayatın merkezi olduğu ortaya konulmalıdır. Bunun
içinde öncelikle müftü, imam ve hocalarımızın da, “devlet memuru” kimliğinden
ziyade, halkla iç içe olan ve topluma önder olacak hüviyete bürünmelidirler. Mesaisinin
dolmasını bekleyen memurlar gibi değil, toplumu sahiplenen, onların her
sorununa koşan örnek ve önder kişiler olmalıdırlar. İmamlarımız kendi
mahallelerinde halkla birlikte olmalı, camiye gelmeyen özellikle gençleri
ziyaret edip, onları kazanmaya çalışmalı ve varsa sorunlarıyla ilgilenmelidir.
Toplum olarak
bizlerde, zihinsel bir değişim geçirmeli, cami ve imamlarımızı sadece cenazemiz
olduğunda değil, hayatımızın her safhasında hatırlamalı ve onlara danışmadan
hiçbir adım atmamalıyız. Kahvelerde ve
farklı mekânlarda değil, dostlarımızla camilerde ve vakit namazlarında
buluşmalı, randevularımızı camiye ve namaza göre ayarlamalıyız. Camileri
sürekli buluşma noktamız ve hayatımızın merkezi kılmalıyız. Çocuklarımızı ve
gençlerimizi de bu şekilde alıştırmalı ve yetiştirmeliyiz. O zaman gerçekten
camide hayat olduğunu ve hayatın camiden başladığını öğrenmiş ve bunu
hayatımızda uygulamış olacağız.
Selam ve dua ile…