7 Ekim Aksa Tufanı sonrasında yaşananlar, dünya halklarının uyanmasına ve egemen güçler ile terör rejiminin maskesini düşürmeye vesile oldu.
Ülkemizde de önceki hafta HÜDA PAR’ın düzenlediği, Kürt meselesinin tarihi, toplumsal ve siyasi boyutlarının ele alındığı “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı” ve bu çalıştayda açıklanan sonuç bildirgesi, birçok kesimin maskesini düşürdü. Daha önce bu konuda çok daha ileri açıklamalar yapanların konu HÜDA PAR ve “İslam” vurgusu olunca nasıl da renk değiştirdiklerine şahid olduk. Bu çalıştay tam bir turnusol görevi gördü ve birçok kişi ve kesimin maskesini düşürdü. Kürt meselesini önceden sahiplenen kesimlerin aslında böyle bir dertlerinin olmadığını gösterdiği gibi, “İslamcı” zannedilen birçok kişinin de aslında yeşile bezenmiş Kemalist olduğunu gösterdi. HÜDA PAR bu çalıştayla hepsinin maskesini düşürdü ve gerçek yüzlerini ortaya çıkardı. Helal olsun HÜDA PAR’ın basiretli yöneticilerine ve katılımcılara. Gazze direnişi konusuna geçmek istiyorum.
HAMAS ile siyonist rejim arasında 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının ardından işgal ordusu saldırıları yavaşlasa da her zaman olduğu gibi ateşkesi ihlal ederek saldırı ve vahşi cinayetlerine devam etti. Ateşkes anlaşmasından bu yana Gazze Şeridi'nde doğrudan düzenlenen saldırılarda 92 Filistinli şehid edildi.
Esir takası konusunda da işgalci terör örgütü (İTÖ), sözünde durmuyor ve bahaneler üreterek süreci baltalıyor. HAMAS, 19 Ocak'tan bu yana 25'i sağ, 4'ü ölü olmak üzere 29 işgalci ve 5 Taylandlı esiri, siyonistler ise 1135 Filistinli esiri serbest bıraktı. Ancak geçtiğimiz cumartesi günü HAMAS ve direniş güçleri esir takası anlaşmasının yedinci turu kapsamında 6 siyonist esiri serbest bırakmasına karşın, İTÖ, serbest bırakması gereken 602 Filistinli esiri yazıyı kaleme aldığım saate kadar bırakmadı. Bahane olarak da “Teslim töreninin aşağılayıcı olduğu”nu ileri sürerek süreci askıya aldılar.
İTÖ ve başkatil Netanyahu, bu tavrı ile aslında anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeyi engellemek istiyor. HAMAS yetkilileri haklı olarak, İTÖ’nün anlaşma gereği 602 Filistinli esirin serbest bırakılmaması halinde müzakerelere katılmayacaklarını arabulucu ülkelere ilettiler.
Gazze’de yapılan ateşkes ve esir takası anlaşması döneminde bu anlaşmanın yürüyebilmesi için İTÖ’ye caydırıcı güç oluşturacak Türkiye ve güçlü ülkelerin garantör olarak yer alması gerektiğini ve bu işin Katar ve Mısır ile olamayacağını yazmıştım.
İTÖ ve başkatil Netanyahu, serbest bırakılan işgalci esirlerin tavrı ve sağlık durumları ile Filistinli esirlerin durumunu dünyanın görmesi ve kıyaslama yapmasını hazmedemedikleri için bu kararı aldılar. Daha önce 2023 yılı Kasım ayında yapılan 4 günlük ateşkes ve esir takası anlaşması zamanında da dünya halkları her şeyi bütün yalınlığı ile gördü ve yıllardır sunulan “batılı değerler” ve “demokrasi maskesi”nin aslında bir aldatma olduğunu gördüler.
Dünya, esir takası sırasında işgalci esirlerin Kassam mücahitleri ile olan diyalogları ve vedalaşma görüntüleri ile İTÖ’nün Filistinli esirlere yaptığı işkence ve zulümlerini kıyaslama imkanları oldu. Hele son esir takasında işgalci bir esirin mücahidleri alnından öpmesi, İTÖ ve Netanyahu ile egemen güçleri çıldırttı. Bütün yalan ve algı operasyonlarının çökmesine tahammül edemediklerinden 602 Filistinli esiri serbest bırakmadılar ve süreci askıya aldılar.
Netanyahu ve soykırım ortakları şunu iyice bilsinler ki, mazlumların kanını Gazze, Batı Şeria ve diğer bölgelerde akıttıkları sürece böyle rezil olmaya devam edecekler, benden söylemesi… Vesselam.