Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren yaşanan ve günümüze miras kalan Kudüs sorunu, Kürt meselesi, Laiklik uygulamaları, kalkınma sorunu gibi bütün sorunların temelinde İslam’dan uzaklaşma, batı hayranlığı ve batı paradigmasının örnek alınması ile birlikte “İngiliz Siyaseti” oyunu vardır. Bu siyasetle Osmanlı’nın parçalanması ve komşularla düşman edilip aramıza derin ayrılıklar konularak İslam coğrafyası dizayn edildi.

Skyes-Picot anlaşması ile İslam coğrafyası emperyalistler arasında paylaştırılıp, Müslüman ülkeler ve halklar birbirine düşman haline getirildi. ABD Başkanı Donald Trump ve avenesi şimdi yeni Skyes-Picot planları yaparak bölgemizi yeniden şekillendirme ve Müslümanları etkisizleştirmenin hesabını yapıyorlar. Bu amaçla yüzyıl önce ektikleri ayrılık tohumlarını yeniden serpiştirmeye ve kullanmaya başlama azmindeler.

İslam coğrafyasında iki önemli başat sorunumuz var. Bunlar çözülmediği sürece ne ülkemize ne de bölgemize huzur ve sükûnet gelmeyecektir. Bunlar “Filistin davası” ve “Kürt Meselesi”dir. Bu sorunları çözersek bölgemiz de dünya da rahata erecektir. Aksi halde krizler, kaos ve kargaşa devam edecektir. Bu iki sorunun önemi “Arz-ı Mev’ud” projesinin kalbinde olan bölgeler olmasındandır.

Kudüs davası ekseninde Filistin direnişini her açıdan sahiplenmeye devam etmeliyiz. Gazze Şeridi’nde esir takası ve ateşkes sonrası işgalci ABD ve soykırımcı katil israil terör örgütü (İTÖ)’nün daha büyük bir saldırı dalgası başlatması bekleniyor. Yeni saldırı riski nedeniyle Gazze’nin yeniden imarı konusu yüksek sesle dillendirilmiyor. İTÖ güçlü bir şekilde dizginlenmediği sürece yeniden imarın bir anlamı olmayacaktır. Zaten siyonist beslemesi Trump yönetimi, MK-84 tipi ağır hava bombalarını İTÖ’ye gönderdi. Bu da yeni saldırı planını gösterdiği gibi Gazzelilerin Gazze’yi boşaltmamaları halinde başlarına gelecekleri gösteren bir tehdit aracı olarak dünyada algılandı.

Kudüs ve Filistin dışında diğer bir önemli sorunumuz olan Kürt meselesi ile ilgili olarak hafta sonunda HÜDA PAR, Kürt meselesinin tarihi, toplumsal ve siyasi boyutlarının ele alındığı "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" düzenledi. Diyarbakır'da gerçekleşen ve iki gün boyunca 4 oturum şeklinde sunumlar yapılan çalıştaya birçok siyasi parti, ülkemizin her tarafından ve farklı kesimlerden STK temsilcileri, alimler, kanat önderleri, düşünce adamları, yazarlar ve akademisyenler katılım gösterdi.

Çalıştayda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, “…Kürtler kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarındandır. Yüzyıllarca diğer Müslüman kavimlerle birlikte kardeşçe yaşayan Kürtler, ulus devlet fikrinin revaç bulmasından sonra sorun olarak algılanmış, kimlikleri ve varlıkları inkâr edilmiştir…” sözleri sorunu veciz bir şekilde ifade ediyor.

Çalıştayın sonunda 15 madde şeklinde sonuç bildirgesi yayımlandı. Kürtçe’nin anayasal güvenceye kavuşturulması, bir önceki çözüm sürecinde yapılan hataların bir daha tekrar etmemesi, darbe anayasasının değiştirilmesi, ana dilde eğitimin önündeki bütün engellerin kaldırılması, Anayasa’da Kürtlerin varlığının güvence altına alınması gibi maddeler dikkat çekti.

Çalıştayın 2023 sonbaharında yapılmasının planlandığı ancak Aksa Tufanı hareketinden sonra bunun ertelendiği özellikle belirtildi.

Kürt meselesinin ortaya çıkışı ve çözüm önerileri noktasında çok önemli tespitlerin ve sunumların yapıldığı çalıştayda her görüşten ve sesten katılımcıların olması ve aynı sorun için bir araya gelmesi çok önemli bir gelişmedir. HÜDA PAR’ın bu süreçte böyle bir insiyatif alması, bölge ve coğrafyamız adına umut vericidir.

Sonuç olarak! Emperyalistlere karşı ayakta kalmak ve var olmak istorsak Filistin davası ve Kürt meselesinin çözümü için var gücümüzle çaba göstermeliyiz. Aksi halde güncel Skyes-Picot’lar ile hiç kimse ayakta kalmayacaktır. Vesselam…