ABD seçimleri ile beraber, dünyayı farklı bir atmosfer sardı. Trump denilen şahıs, başkan seçildi. Nev'i şahsına münhasır kişiliği ile yaptığı her şey gündem oluyor. Hiçbir teamül gözetmiyor. Konuşmaları, icraatları, siyaset tarzı, tutarsızlıkları, garip çıkışları, şımarıklık ve küstahlıkları bütün dünyayı şaşkına çevirdi. Kimisi; bu sıra dışı figürü; şovmen, kimisi özgün siyasetçi, kimisi başkalarının elinde bir kukla, hatta kimisi de Mehdi olarak gördü. Kim ne derse desin, kapitalizm ve sömürgeci zihniyetin tipik bir temsilcisi olan Trump, bütün dünya için büyük bir tehdittir. Trump; siyaseti, daha fazla ticaret ve sömürge zemininde inşa edip yeni bir sömürge çağı açmaya çalışmaktadır. Sömürgecilik anlayışı olduğu gibi geri dönmektedir.
Siyasetin geri kalanı ile fazla ilgilenmeyen Trump, bu alanı da diyet borcu olanlara bırakmaktadır. Siyonistler, ABD siyasetinin diğer boşluklarını doldurma hususunda ABD tarihinde belki de olmadığı kadar faal bir pozisyon almıştır.
Şimdiye kadar muktedir olamadığı planlar hususunda, ABD’nin gücü ve desteği ile birçok hesabı bir arada kapatmanın hesabını yapmaktadır.
Tüm dünya, doymak bilmeyen bir kapitalist figürün tehdidi altında iken; İslam ülkeleri ise hem sömürgeci bir tehdit hem de beka meselesi ile karşı karşıyadır. israil ABD’yi, İslam Ümmeti'ne karşı bir savaşa sokmak için elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
Asırlar önce, ABD başkanı Benjamin Franklin'in endişesi maalesef bugün tam anlamıyla gerçek oldu. Zamanında, ABD’nin ekonomik ve siyasi gücünün Yahudilerin eline geçme endişesi ile Yahudiler aleyhinde birtakım yasal düzenlemeler yapan Franklin'in öngörüleri, bir realiteye dönüştü. ABD’nin ekonomisi, siyaseti, istihbaratı ve askeri kuvvetleri; Siyonistler tarafından yönlendirilmektedir. Trump, para ile ilgilenirken, geri kalan bütün imkânlar, bugüne kadar hiç olmadığı ölçüde Siyonistlerin hizmetine amade kılınmıştır.
Savaşları bitirme vaadi ile seçime giren Trump, bütün dünyayı savaşın eşiğine getirmiştir.
Bu büyük tehdit karşısında tüm insanlık ailesi ortak bir ittifak kurmak zorundadır. Siyaset aklı ve matematiği bunu gerektirmektedir.
İslam Ümmeti de şimdiye kadar bu denli bir potansiyel ve fiili tehdit ile nadiren karşılaşmıştı. İslam Ümmeti'nin temel aktörleri başta olmak üzere, tüm ülkeler siyasi maslahat zemininde bir araya gelmelidir. Verilen tavizlerin de ardı arkası gelmez. İslam Ümmeti kader birliği yapmalıdır.
Çeşmenin başına bir eşkıya oturmuş ve dünyaya hükümdar olmak istiyor. Tamamen haydutça yöntemlerle insanlığın elindekini almaya çalışıyor. Bir tepeye oturup nereyi talan edeceğini kestirmeye çalışan haydutlar gibi, önüne haritayı alıp nereyi keyfine göre yağmalayacağına karar vermeye çalışıyor. Yani tamamen keyfi ve zorba bir zihniyet ile insanlığın kaynaklarını talan etme hakkını kendinde görüyor.
İnsanlığın geleceği bir haydutun tehdidi altında. İnsanlık ise yol ayrımında.
Ya bütün insanlık beraberce inşa edilmek istenen bu çağdaş sömürgecilik düzenine karşı bir blok oluşturur ya da Trump'un ihtirasının ve attığı zarın kurbanı olur. Köleliğe ve sömürgeciliğe dayalı yeni bir dünya düzeni inşa edilmek isteniyor.
Özgürlük ve kölelik arasında insanlık bir tercih yapmalıdır. Bu çağdaş firavuna karşı Musa'nın asası gibi bir irade ortaya konulmalıdır.