15 Temmuz’un yıl dönümünde
kahramanca şehadete koşan yiğitlerimizi rahmetle anıyoruz. Müslüman Türkiye
halkı o gün büyük bir destana imza atmış, emperyalistlerin alçakça planlarını
akamete uğratmıştı.
Evet, o gün dostların
şaşkınlık ve hayranlığını uyandıran, düşmanları ise şok edip rezil rüsva eden
bir gündü. Bu halktan artık bir şey çıkmaz deyip de üzüntü yaşayan dostlara
ümit ve gayret bahşetti 15 Temmuz Destanı. Bu ülkede istediğimiz gibi at
koştururuz, iki asırdır kültürel saldırı altına alıp uyuttuğumuz bu halktan
korkmamıza gerek yok diyen şeytani güçleri de hayal kırıklığına uğrattı…
Yüzlerce kahramanımız canları
pahasına bu vatanı emperyalistlere, Amerika ve İsrail uşaklarına teslim etmedi.
Bize düşen, yöneticilerimize düşen, vatanperverlere düşen bu şehitlerin
emanetine sadık kalmak. Özgür, bağımsız, halka sırtını dayamış, halk dostu bir
yönetimin varlığını sağlamak ve onu korumak. Darbelerin, ihanet kalkışmalarının
önünü bir daha olmayacak şekilde kesmek. O yolu kesin bir şekilde Batı
uşaklarına kapatmak.
Ama Amerika ile müttefik olma
musibetini ortadan kaldırmadan, ülkemizi bir ahtapot gibi saran NATO üslerini
kapatmadan, çeşitli kuruluşlar, platformlar adı altında ülkemizde özgürce
hareket eden Batılı istihbarat teşkilatlarının fitne odaklı, bozguncu
faaliyetlerine engel olmadan bunu gerçekleştirmemiz, darbelerin önünü almamız
mümkün görünmüyor.
Herkes biliyor ki hain FETÖ
grubu bir piyondu. Darbenin arkasındaki güç Amerika, İsrail ve Avrupa
ülkeleriydi. Darbe teşebbüsü İncirlik’ten, NATO üssünden organize edildi.
Darbenin merkezi ve liderliğinin emir mercii İncirlik Üssüydü. Yani 15 Temmuz
bir Amerika ve NATO darbe teşebbüsüydü.
O yüzden aslında, “Hain FETÖ
Darbe Teşebbüsü” adlandırması yanlış ya da en azından eksik… Darbe teşebbüsünün
adlandırması gerçekte, “Hain NATO ve Amerikan Darbe Teşebbüsü” olmalı.
Dediğim gibi, FETÖ hareketi
bir kuklaydı. Kuklalar her zaman bulunur. Biri gider, yerine başkası gelir.
Önemli olan kuklacıyı vurmak, onu etkisiz hale getirmek, onun ellerini bu
topraklardan kesmek. Kuşkusuz bu ülkedeki hain kuklacı Amerika, İsrail ve
onların liderliği etrafında birleşmiş Avrupa’dır, Batıdır. Onların çıkarlarını
korumak, yayılmacı emellerine hizmet etmek için kurulmuş ve tamamıyla onların
kontrollerinde olan işgalci NATO’dur…
Cumhuriyet tarihi boyunca bu
ülkede yaşanmış askeri darbelerin, cunta yönetimlerinin, darbe kalkışmalarının,
post modern darbe teşebbüslerinin arkasında hep NATO vardı. Yani Amerika ve
müttefikleri vardı. Osmanlıyı yıkıma götüren darbelerin, askeri kalkışma ve
isyanların, ayrılıkçı hareketlerin, İttihat ve Terakki’nin, Jön Türklerin,
Ermeni Komitacıların, bugün halkın dinine ve güvenliğine kast eden PKK gibi
hareketlerin arkasında da hep Batı vardı. Amerika ve NATO vardı.
15 Temmuz darbe kalkışması
esnasında yüzlerce evladımızı vahşice katleden, çarşılarımızı bombalayan,
halkın üzerine füze yağdıran hain katilleri ve onların elebaşlarını villalarda
koruma altına alan Amerika’ya "stratejik müttefik" deyip NATO
üslerinin ülkemizde her türlü faaliyetine göz yumduğumuz müddetçe, NATO'ya
hayır demediğimiz müddetçe darbe olasılığından, darbe tehditlerinden kaçınmamız
mümkün değildir.
Evet, bir taraftan her yıl
hain FETÖ darbe girişimine lanetler yağdırıp 15 Temmuz Şehitlerine övgüler
dizerken, öbür taraftan katilleri koruma altına alan, hain darbenin arkasındaki
asıl güçle, Amerika ve NATO ile müttefiklik ilişkisini sürdürmek en hafif
tabirle yaman bir çelişkidir.