Bugün dünyanın her yerinde
Müslümanlar hedeftedir. Müslüman toplumlar zulmün ve sömürünün her çeşidine
maruz kalmaktadırlar. Suriye, Filistin, Keşmir, Yemen, Irak, Mısır, Afganistan,
Libya, Bahreyn ve daha birçok İslam beldesi müşriklerin pis çizmeleri altında
ezilmektedir. Az çok bağımsız kalmayı başarmış Müslüman ülkeler de düşman
oklarının hedef menzili altında bulunuyor.
Neden? Neden Müslümanlar hedefte?
Bunun birçok nedeni var. Ama ben bugün pek kimsenin dikkatini çekmeyen en
önemli nedenlerden biri üzerinde durmak istiyorum. Müslümanların potansiyel
tehlike olduğu nedeni üzerinde…
Müslümanlar müşrikler için,
Haçlılar için, barbar Batılılar için potansiyel hedeftirler. Doğal
düşmandırlar. Müslüman olmak onların nezdinde en büyük düşman olmak için
yeterli sebeptir.
Çünkü müşrikler necistirler. Bunu
bizzat yüce kitabımız söylüyor. Kur’an onların necis, pis, kirli olduklarından
haber veriyor. Onların her şeyleri pistir. Ne sözlerine, ne anlaşmalarına, ne
dostluklarına güvenilir. Tarih onların ne kadar güvensiz, hain, yalancı,
arkadan hançerleyen varlıklar olduklarını ispatlayan olaylarla doludur.
Onlar kirlidirler. O yüzden
bulaştıkları her şeyi her yeri kirletirler. Girdikleri yerleri kendileri gibi
necis yaparlar. Oldukları yerde kan vardır, tecavüz vardır, ihanet vardır,
katliam vardır, sömürü vardır. Fitne, fesat, sapkınlık, zulüm, hukuksuzluk,
yozlaşma vardır.
Bunlar her türlü temizliğe,
güzelliğe, iyiliğe düşmandır. İslam temizliğin, güzelliğin, iyiliğin kaynağı
olduğu için haliyle bunlar için en büyük düşman İslam’dır. Yarasalar nasıl ki
varlıklarını karanlığa borçlular, sadece karanlıkta kendilerini güvende
hissederler bunlar da aynı şekilde İslam’ın olmadığı bir dünyada varlıklarını
sürdürebileceklerini bilirler.
Bu hakikat İslam’ın müntesipleri
olan Müslümanları onlar için doğal bir düşman yapar. Müslümanların varlığı
onlar için büyük tehlikedir. Müslüman olmak tek başına hedef olmaya, saldırıya
uğramaya yeterlidir.
Bilge Kral Aliya’nın dediği gibi,
var olan tüm iyi ve güzel şeylerin adı olan İslam, kirli ve necis müşriklerin
hedefi olmayacak da kimin hedefi olacak. Müslümanlar, varlıklarını karanlığa
borçlu olan bu yarasaların hedefi haline gelmeyecek de kim gelecek?
Ne yazık ki bugün dünyanın
egemenliği bu pis ve necis müşriklerin ellerinde. Ve onlarla uzlaşmanın,
barışmanın, karşılıklı saygıya dayanan bir yaşam sürdürmenin hiçbir imkânı yok.
Onlarla barış içinde yaşamanın tek yolu onlara benzemek, onlar gibi olmak,
onlardan olmak.
Kur’an bu gerçeği, “ Siz onların
dini üzerine girmedikçe Yahudi ve Hristiyanlar asla sizden razı olmazlar.”
Ayetiyle ifade ediyor.
Eğer Müslüman kalacaksak,
Müslüman kalmak istiyorsak bu kirli, necis varlıkların şerrinden korunmanın tek
yolu cihattır, mücadeledir, direniştir, Müslümanların birliğidir,
kardeşliğidir, vahdet ve uhuvvettir. Tarih, müşrikler karşısında var olmanın
tek yolunun izzetli bir direniş, şerefli bir karşı koyuş, İslam kardeşliğiyle
varlık bulacak bir diriliş olduğunu ilan etmektedir.
Arap’ıyla, Kürt’üyle, Türk’üyle,
Fars’ıyla bugünün Ebu Cehillerine karşı topyekûn bir direniş, ümmet için,
Müslümanlar için necis müşriklerden kurtuluşun, özgürlük ve izzetin tek
yoludur.