Türkiye’nin halkıyla devletiyle onur ve izzetini ayaklar altına alan Mavi
Marmara katliamının üzerinden on iki sene geçti. Siyonist işgal rejimi 31 Mayıs 2010 yılında
Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara Gemisine uluslararası kara
sularında saldırmış, korsan devletin bu terörist saldırısında birçok Türkiye
vatandaşı şehit olmuş, gemideki diğer Türkiye vatandaşları da esir edilerek
işgal altındaki topraklara götürülmüştü.
Türkiye’nin bağımsızlığına yönelik bu saldırıda aşağılık rejim Türkiye
vatandaşlarını alçakça aşağılamış, her türlü iğrençliği göstermişti.
Bu vahşi saldırı sonra Türkiye’yi yönetenler esip gürlemişler, Siyonist
rejimi terörist devlet ilan etmişler, şehitlerin ailelerine intikamın mutlaka
alınacağını söylemişler ve bu yönde Türkiye’nin onurlu Müslüman halkında ciddi
bir beklentinin oluşmasına neden olmuşlardı.
Yine Türkiye yönetimi Siyonist rejimle ilişkilerin normalleşmesi için
birçok şart ileri sürmüşlerdi. Bu şartların en önemlilerinden biri Gazze’de
ablukanın kaldırılması, diğeri ise İsrail ordusunun Türkiye vatandaşlarını
şehit eden katil subaylarının yargılanmasıydı.
Ne yazık ki aradan geçen süre zarfında iktidar Müslüman Türkiye halkında
oluşturduğu beklentiyi boşa çıkardı. Mavi Marmara katliamının intikamı
alınmadı, Gazze’de abluka kalkmadı, Siyonist rejimin terörist faaliyetleri
sürüp gitti. Hiçbir şey değişmediği halde Türkiye, kendi vatandaşlarını
katleden, Türkiye’nin bağımsızlığı ve onuruyla adeta dalga geçen Siyonist
çeteyle sarmaş dolaş oldu. İktidar kendi halkına büyük bir hayal kırıklığı
yaşattı.
Aynı hayal kırıklığı Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesinde de yaşandı.
Türkiye, Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın ümmetin, dolayısıyla kendilerinin
kırmızıçizgileri olduğunu ilan etti. Bu konuda hükümet ve iktidar partisi
kameraların karşısında, halka hitap ederken, her fırsatta esip gürledi.
Kudüs’ün yalnız olmadığını, sahipsiz olmadığını söyleyip durdu. Hatta Siyonist
çeteyle normalleşen Arap rejimlerini şiddetle eleştirdi. Bu davranışıyla
Türkiye halkında yine büyük bir umudun yeşermesine neden oldu.
Lakin Kudüs Davası meselesindeki davranış, Mavi Marmara katliamı sonra
yaşanan tutarsız davranışla aynı oldu. Söylemler, açıklamamalar, demeçler
sadece lafta kaldı. Haydut rejim, işgalci çete Müslümanların ilk kıblesi
Mescid-i Aksa’ya yönelik terörist saldırılarını her geçen gün daha da
şiddetlendirdi. Müslümanların üçüncü mukaddes şehri Kudüs’ün Yahudileştirilmesi
süreci hiç olmadığı kadar hız kazandı. Ama Türkiye kısa bir süre içinde Kudüs
ve Mescid-i Aksa konusundaki söylem ve açıklamalarını unuttu. Şiddetle eleştirdiği Arap rejimlerin yolundan
giderek Siyonist çeteyle sarmaş dolaş oldu. Siyonist çetenin terörist
cumhurbaşkanını Türkiye’ye davet ederek onu baş tacı etti. Kendi subaylarına
terörist çetenin sözde bayrağını bu mukaddes topraklarda, Anadolu’nun mukaddes
topraklarında dalgalandırdı.
Bu çelişkili, tutarsız, samimiyetten uzak politikalarına tepki gösterip
Mavi Marmara konusundaki söylemlerini, intikam yeminlerini hatırlatanlara, biz
mi gidin diye karşılık verdi iktidar partisi. Yine Kudüs konusundaki
hassasiyeti hatırlatıp Siyonistlerle niye normalleşiyorsunuz diye soranlara,
Kudüs davası ayrı, İsrail ile normalleşme ayrı deyip adeta alay ettiler.
Evet, ne diyebilirim; Mavi Marmara katliamının yıl dönümünde Türkiye’nin
geldiği nokta acı verici. Siyonist çetenin mazlum Filistin halkına yönelik
vahşi cinayetleri daha da artmış durumda. Her gün şehit haberleri ile yaralı haberleri
ile sokak ortasında katledilen mazlum kadın ve çocuk haberleri ile uyanıyoruz.
Siyonistlerin Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya tecavüzleri tehlikeli boyutlara
varmış durumda. Müslümanların ilk kıblesinin yıkılma riskinden konuşuyor
herkes. Siyonist çetenin azgınlığı, vahşeti, küstahlığı kan donduruyor.
Ama Türkiye artık bunları konuşmayı bıraktı. Türkiye devletiyle,
basınıyla ve belki de halkıyla Filistin’i, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı unuttu.
İktidarın, iktidara yakın medyanın ve diğerlerinin daha önemli gündemleri
var artık; İsrail ile barışın bize getireceği güzellikler(!) ve İsrail ile
normalleşmenin dünya barışına(!) sağlayacağı katkı…