0

 

         Antalya’da yapılan 19’uncu Milli Eğitim Şurası dört gün boyunca tartışılan gündem maddelerinin Genel Kurul’da görüşülmesinin ardından sona erdi. Sona eren ve sadece tavsiye niteliği taşıyan şura kararlarından bazıları Kemalistlerin ödünü kopartmaya yetti.

          İşte Kemalistlerin eteklerini tutuşturan tavsiye kararlarından sadece bir kaçı: Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek liselerinde “Alkollü İçki ve Kokteyl Servisi” dersinin kaldırılmasına yönelik yapılan teklif, her ne kadar gündeme dahi alınmamış olsa bile zorunlu karma eğitimin kaldırılmasına yönelik fikrin kamuoyunda dillendirilmesi, okul öncesi öğrencilere değerler eğitiminin verilmesi, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflarda din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin öğretim programlarına dâhil edilmesi, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, "Osmanlı Türkçesi" dersinin İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Lisesi'nde zorunlu diğerlerinde seçmeli ders olarak kabul edilmesi.

          Özellikle liselerde Osmanlıca(Osmanlı Türkçesi) dersinin ile ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflarda din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin Milli Eğitim şurasında kabul edilmesi Kemalistlerce Atatürk devrimlerine karşı bir saldırı olarak addedildi. Kendi dininden,  kendi kültüründen ve atalarının emanetinden bu kadar uzaklaşıp yozlaşan bir güruhun tabu haline getirdikleri Atatürk’ün ve devrimlerinin hâşâ ilahi bir emanetmiş gibi hatadan müberra, kusurdan azade, müstesna bir değer olarak görülme gafleti anlaşılacak gibi değil. Yeri geldiği zaman Fatihlerin, Kanuninin, Yavuzun torunlarıyız, viyana kapılarına kadar dayandık diye kendileriyle övündüğün atalarının işte yeri geldiği zaman da ne bir mezar taşını ne de hazine değerindeki arşivler dolusu el yazma eserlerini okuyabiliyorsun. Ve sonra çıkarsın da ben ulusalcıyım ben milliyetçiyim diye ortalıklarda yaygaralar koparırsın. Japonlar kendi alfabeleriyle 3000 yıl önce yazılmış bir kitabı okuyabiliyor iken, İngilizler kendi alfabeleriyle 1200 yıl önce yazılmış bir kitabı okuyabiliyor iken senin 100 sene önce ceddinin yazdığı bir kitabı okuyamıyor olman milletini ne kadar sevdiğin, atalarına ve emanetlerine ne kadar değer verdiğin konusunda bizlere yeterince ipucu veriyor.

            Bakın Prof. Dr. Mehmet Çelik bu konuda ne güzel bir tespit yapmış: ''Ortaokula giden bir İngiliz çocuğu Shakspeare’i okur anlar. Liseye giden bir Fransız çocuğu Hugo'yu okur anlar. Ortaokuldaki bir İtalyan çocuğu Stendal'ı okur anlar. Alman çocuğu Goethe'i okur anlar. Bir Rus çocuğu Tolstoy'u okur anlar. Bir İranlı Farslı çocuk Haıfz'ı anlar. Bir Suudlu çocuk Imru'l Kays'ı anlar. Bir Türk çocuğu bırakın Nedim'i Fuzuli'yi anlamasını rejimden sonra bile 6 sefer sadeleştirilmiş Nutuk'u okuyup anlayamaz. Yeryüzünde dedesinin mezar taşını okuyamayan ve babasının da mektubunu anlamayan tek millet biziz.''

 

             Okullarda okutulan zorunlu İngilizce dersinden rahatsız olmayıp Osmanlıcadan rahatsız olanların neyin kafasını yaşadıklarını doğrusu çok merak ediyorum. Yıllar yılı Kürt halkının kendi dilini ve alfabesini kullanmasına karşı çıkan zihniyetin bir gün gelir de öz be öz kendi dedesinin dilinin ve alfabesinin öğretilmesine de karşı çıkacağına şahit olmak gerçekten çok acı verici.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *