0

                      

         Her ne kadar yöremizde yaşlılığı çağrıştıran ve ülke genelinde antipatiyle karşılanan bir kelime olsa da dinen haccın şartlarına haiz olan insanların bu ismi almaları yani hacca gitmeleri farzdır.

         Kefen misali ihramlarıyla mahşerin provasını yapan; Adın, sanın, şanın, şöhretin makam ve mevkinin değerini kaybedip yerini tek bir isme “Hacı” ismine bıraktığı o manevi nur atmosferinden görevini layıkıyla tamamlamanın verdiği huzurla yurda dönmeye başlayan hacılarımız ailelerine kavuştular, kavuşuyorlar.

         Onlar Mikat sınırına geldiklerinde günlük elbiselerini çıkarıp ihrama girdiler. Kurban Bayramından bir gün önce Arafat Dağında vakfelerini yaptılar. Müzdelifede Bayram sabahına kadar kalıp burada topladıkları taşlarla geldikleri Minada sembolik olarak şeytanı taşladılar. Hz. İsmail’in kurtuluşu sebebiyle de kurbanlarını kestiler. Daha sonra Kâbe’ye gelip tavaflarını yaptıktan sonra  “Hacı” unvanını alarak haclarını tamamladılar.

         Onlar orada Hz. İsmail’in kurtuluşu vesilesiyle koçlarını kurban ederken, bizler de burada Koç gibi İsmailleri Allah yolunda kurban verdik. Anneleri ve babaları da ciğerparelerini emin bir ele teslim etmiş oldular ta o büyük gün gelip çatana değin.

          Bir yorgunluk var hacılarımızın üzerlerinde ama belli ki tarifi imkânsız bir mutlulukla karışık. Bir hüzün var yüreklerinde ama belli ki kutsi bir ayrılığın verdiği bir histir bu. Hallerinden çocuksu bir mutluluk okunuyor; Öyle sade, öyle masum, öyle temiz...

          Çektikleri tüm bedeni yorgunluk ve sıkıntılara rağmen haccın manevi ortamı, tesiri ve cazibesi olsa gerek döndükleri gün tekrar oraya gitme şerifine nail olmak için gözyaşları içinde yaradana yalvarıp yakarıyorlar. Ve yaşantılarıyla edindikleri tecrübelerine dayanarak kendilerini ziyaret eden insanlara ve özellikle gençlere şu nasihati veriyorlar: “Ne olur imkânlarınız elverdiği anda ve daha yaşınız genç iken o kutsal, o mübarek topraklara gidin. Böylelikle asr-ı saadetin geçtiği toprakları, Mekke’yi, Medine’yi, Kâbe’yi ve nice mübarek zatların kabri şeriflerini daha yakından görüp o manevi hazzı daha içten hissedeceksiniz.”        

           Ya Rabbi! Hacılarımızın haclarını ve kurbanlarını kabul eyle. Senin yolunda kurban verdiğimiz İsmaillerimizi cennet-ül firdevssinde daim eyle. Ebeveynlerine sabır, dostlarına metanet, arkadaşlarına dayanma gücü nasip eyle.

 

            Ya Rabbi! Sen ki dinini kıyamete kadar ayakta tutacaksın. Bizi dininin ayakta kalmasına vesile olanlardan eyle. Bir an bile olsun yolundan şaşırmaya imkân verme. Beşeriz, şaşarız. Kusurlarımız varsa kusurlarımızın affını senden niyaz ediyoruz. Yeni doğan bir çocuk gibi, hacdan dönen bir hacı gibi bizi günahlarımızdan arındır. Şu hayatta yegâne varlığımızın sebebi olan rızandan mahrum bırakıp bizi bu dünya sahrasında mahvettirme. Çalınca eli boş dönmeyeceğimize inandığımız tek kapı senin kapındır. Bizi kapından geri çevirme Ya erhamur-râhimîn. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *