33

Bilge kral Aliya İzzetbegoviç’in, “Yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir” sözü meşhurdur. Aslında bilge kral bu sözle, her şeyimizi gökyüzünün öğretmenine göre dizayn etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.  Zaten her şeyini bu resme göre dizayn edenler başarılı olmuşlardır. Bu günlerde bu dizaynı spor müsabakalarında uygulayan bir devletten söz ediyorum. Katar’dan söz ediyorum.   Çok konuşulan Katar Dünya Kupasının, İslam’ın anlaşılmasına araçsallaştıran bir yönetim organizasyonu görüyoruz. Batıdan gelen tüm eleştirilere karşı kendi ilkelerini muhafaza ederek onurlu bir direniş sergileyen bir uygulamadan bahsediyorum.  Bu organizasyonda Katar devleti “Tebliğ ve davet” için sporu müthiş bir araç olarak kullanıyor.

Evet, Dünya Kupasının ilk defa Müslüman bir ülkede oynanması her kesin dikkatini çekmişti. Müslüman ülkelerle birlikte Avrupa ülkelerinin gözü de bu organizasyondaydı.  “Katar’da nasıl bir Dünya Kupası organizasyonu olacak?” sorusu merak ediliyordu.  Fakat beklenenin üstünde bir başarı elde ettiler. Art niyetliler hariç herkes onları takdir etti. Hem maddi hem de manevi anlamda müthiş bir sınav veriyorlar. Şu ana kadar 64 maçın yarısından fazlası oynandı ve yaptığı uygulamalarla tüm Müslümanların takdirini aldılar.

Katar’ın özellikle dini konularda hassasiyet göstermesi ve bunu uygulamaları takdire şayandır.  Bu hassasiyetlerden birisi olan alkol ve LGBT temsili kol bandının yasaklanması dünya gündemine oturdu. Sapkınların eleştirileri haricinde vicdan sahibi herkes bu tavrı takdir ettiler. Hatta bu davranışları birçok Avrupalının İslam’ı araştırması ve Müslüman olmasına sebebiyet verdi.  Katar bir ilki başardı ve Dünya Kupasında içki ve kumara yasak getirdi. Sadece bunlar değil, İslam’ı yaymak adına birçok çalışma yaptı. Örneğin, türbinlerde sekiz dilde İslam’ı ve Kur’an-ı anlatan kataloglar yerleştirildi. Bu şekilde Müslüman olmayan futbolseverlerin İslam’ı araştırma konusunda ilgilerini çekmeyi başardılar. Hatta stadyum yakınında bulunan Camilerin müezzinleri, sesi güzel olanlarla değiştirildi. Bu vesileyle ezanın rahatlatıcı yönünü Müslüman olmayan futbolseverlerin dikkatini çeksin diye. Bununla da yetinmeyen Katar, misafirleri ağırlayacak deneyimli, yabancı dil bilen 2 bin kişilik bir ekiple İslam’ı tanıtmak adına “davet projesi” oluşturdu. Bu vesileyle de birçok kişi İslam’la tanıştı ve Müslüman oldu.

Aslında Katar’daki bu spor müsabakasına baktığımızda, bir şeyi yönetmenin iki yönünü bize gösteriyor. Biri ıslah, biride ifsattır. Şimdiye kadar Dünya Kupası gibi uluslararası uygulamalarda sapkınların reklamları ve ifsat edici içki-kumar gibi uygulamalar diz boyuydu. Şimdi ise Katar aynı organizasyonla İslam’a daveti ve ıslahı yayıyor. Mesele spor veya başka bir uygulama değil, asıl olan uygulanma şeklidir. Yani asıl olan elimizdeki uygulamayı gökyüzündeki boyayla boyatmaktır. Katar’da bunu yapmış ve sporu en iyi şekilde yönetmiştir.

Bütün bunların yanında kendimi şu düşünceden alıkoyamıyorum. Eğer Katar’ın,  Dünya Kupasında yapmış olduğu uygulamayı bizim ülke yapmış olsaydı neler konuşulacaktı?...  Onu da siz cevaplayın!

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *