Açlığı silah olarak kullanmak… Açlığı tuzak olarak kullanmak… Açlığı toplu göç için kullanmak… Açlığı topluca ölüm aracı olarak kullanmak… Açlık sessiz bir ölümdür. Toplumsal bir işkence aracıdır. Açlık en acı verici ölüm türüdür. Önce çocuklar etkilenir daha sonra tüm yetişkinler kıtlıkla pençeleşir. Şu anda da Gazze’de yaşananlar tam da budur. Gazze’de kıtlığın izleri nesiller boyunca silinmeyecektir.

Bunu sadist ruhlu Siyonistler Gazze’de uyguluyor. Siyonistler, elindeki tüm silah teknolojisine rağmen Gazze’yi ele geçiremedi. Gazze’nin yüzde doksanı yıkılmasına rağmen siyonist askerler hala karadan giremiyor. Girdiği yerlere de büyük kayıplar vererek terk etmek zorunda kalıyor. Bunu kabullenemeyen Siyonistler, Gazze halkını bezdirmek için onları açlığa mahkûm ederek dirençlerini kırmak istiyor. Yani işgal rejimi, açlık üzerine bir savaş yürütüyor. Kıtlıkla ve açlıkla bir soykırım gerçekleştirmek istiyor. Ve maalesef tüm dünya bu vahşeti izliyor.

Artık bir eve bir çuval un girdiğinde bayram havası oluşuyor. Aslında bir çuval unun anlamı, biraz daha hayatta kalmadır. Bunu bilen Gazze halkı, kendi çocuklarının yaşaması için hayatlarını riske ederek bir çuval un için yollara düşüyor. Siyonist israilin ölüm tuzağı olarak kullandığı yardım araçlarına bile gitmek zorunda kalıyorlar.

Peki, siyonistler iki buçuk milyar Müslüman arasında buna nasıl cesaret ediyor?

İşgal rejiminin aldığı en büyük cesaret; bugüne kadar İslam âleminin liderlerinden somut yaptırımların olmamasıdır. İşgal rejimi israile karşı fiili olarak bir girişim olmadığı müddetçe de Siyonistler bu uygulamalarına devam edecektir. İslam âleminin liderleri sadece konuştular. Başka da fiili ve gerçekçi somut adımlar atmadılar.

Oysa İslam ülkelerinin hangi lideri olursa olsun, Gazze’ye sahiplik ederse ve askeri seçeneğin de içinde olacağı bir hamle yaparsa tüm İslam âleminin doğal lideri olacaktır. Herkes onu Müslümanların asıl sahibi olarak görecektir. Bunun en somut kanıtını ise Davos’ta görmüştük. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Davos” çıkışı tüm ülkelerdeki Müslümanların büyük takdirini almıştı. Özellikle Türkiye’den Arap ülkelerine giden her vatandaşımız büyük takdir ve övgüyle karşılanmıştı.

Fakat atılan adımlar maalesef bekleneni karşılamıyor. Tüm Müslüman ülkelerin liderleri Gazze konusunda sadece konuşuyor. Bir istisna olarak, çok kıt imkânlara rağmen somut adım atan Yemen, Müslüman halkların gönlünün prensi olmuştur. Fakat çok daha fazla silah ve teknoloji imkânını elinde bulundurup, somut adım atmayan İslam ülkelerinin liderleri, Müslüman halkın büyük tepkisine neden oluyor.

Sonuç olarak; Gazze için irade ortaya koyacak her lider, Müslümanların doğal lideri olacaktır. Dünyada da ahirette de kazanacaktır. Onun ismi tarih sayfalarına altın harflerle yazılacaktır. Gazze için verilecek her bedel onu aziz edecektir. Ve bu azizlik, dünya koltuklarına benzemez. Bu azizlik, hem onların dünya selameti, hem de ahiret saadeti olacaktır.