Gençlere, topluma bir şeyler vermek
isteyen, dert sahibi, gençleri Allah ile buluşturma arzusunda olan birçok
dindarın ortak sıkıntısıdır mesajını gençlere ulaştıramama. Sürekli çevremizde
şu sitemleri duyar olduk: Bir türlü gençlere ulaşamıyoruz, gençlerin kapısı
bize kapalı, ilgilerini uyandıramıyoruz, yazıp çizdiklerimizi okumuyorlar.
Sıradan, boş içerikli, seviyesiz bir video veya başka bir paylaşım yüz
binlerce, milyonlarca gencin ilgisini çekip, izlenme, tıklanma rekoru kırarken
bizlerin ciddi, seviyeli, dolu içeriğe sahip yazılarımız, konuşmalarımız birkaç
yüz kişiye ancak ulaşabiliyor. Tüm çırpınışlarımıza rağmen, gayret ve çabamıza
rağmen bu sayıyı artıramıyoruz, gençlere ulaşamıyoruz.
İslami mesajlara, tebliğ faaliyetlerine
gönül dünyaları kapalı gençler kötü insanların, ideolojilerin, sapkın
çevrelerin tuzaklarına düşüyor, dünya ve ahiretleri heder oluyor, yoz bir nesil
yetişiyor diye sitem ediyor çoğu davetçimiz. Haksız da sayılmazlar… Peki, bizde
olmayıp da düşmanlarımızda veya İslam’ın düşmanlarında ne var ki biz birkaç yüz
kişiye ulaşamazken onlar zehirli fikriyatlarını yüz binlere, milyonlara
ulaştırabiliyorlar.
Tabi bu konuda birçok bahane ileri
sürülebilir. Her şeyden önce denilebilir ki, sistem düşmanlarımıza çalışıyor,
devletin imkânları gayr-i İslami ideolojilerin, çevrelerin elinde. Dünya
kültürüne hâkim Batı dünyası dünyadaki halkları, nesilleri ifsat için tüm
teknolojik imkânları seferber ediyor. Her şey onların elinde ve buna benzer
bahaneler…
Tamam, ama bizim bu konuda hiç mi suçumuz
yok? Gençlere nasıl ulaşabiliriz, gençlerin gönül dünyasına nasıl girebiliriz,
gençlerin ilgisini uyandırmak için ne yapmamız lazım? Bu konuda ne kadar kafa
yorduk? Bin yıldan fazla dünya kültürünü yönlendiren İslam medeniyeti bunu
nasıl başardı? Merhum Aliya İzzetybegoviç’in söylediği gibi tüm güzel ve iyi
şeylerin ortak adı olan İslam, temiz fıtratlı gençlere ulaşma konusunda sıkıntı
çekerken neden kötülüğün, şerrin, ifsadın kaynağı olan Batı uygarlığının kirli
kültürü gençleri kendine çekebiliyor, gençlerin dünyasında etki sahibi
olabiliyor?
Dün uykum kaçmıştı, geç saate kadar
uyuyamadım. Televizyon kanallarını değiştirirken özel bir İslami kanalda
İstanbul Müftü Yardımcısı konuşuyordu. Konu gençlere neden ulaşamıyoruz meselesiydi.
Kültürlü, birikimli bir insan olduğu her halinden belli olan Müftü yardımcısı
gençlere bir türlü ulaşamamaktan dert yanıyordu. Verdiği bir örnek
kahrediciydi. Sıradan iki genç ellerini kelepçeleyip birkaç dakikalık bir video
çekmişlerdi. Paylaştıkları video on iki saatte tam on sekiz milyon insana
ulaşmıştı. Evet, yanlış duymadınız tam on sekiz milyon insan. Ama kendilerinin
özene bezene, imkânlarını zorlayarak, uzmanlara hazırlattıkları bir irşat
videosu günler geçmesine rağmen ancak birkaç bin kişinin ilgisini
çekmişti.
Yine bu müftü yardımcısının tespitlerine
göre Diyanete mensup, din görevlisi kişilerin çocuklarının çoğu babalarının
mesleğini söylemeye utanıyorlarmış. İmam Hatipli öğrencilerin birçoğu da
anne-babalarının baskısıyla bu okulları tercih ediyorlarmış. Müftü Yardımcısı
sayıları artan İmam Hatip okullarında verilen eğitimin yetersizliğinden, İmam
Hatiplerden mezun olan gençlerin eskisi gibi dini bir kimliğe sahip
olamamalarından da şikâyetçiydi. Yani İmam Hatipli olmak da gençlerin dindar
olması için yeterli değil artık.
Evet, Şehit Ali Şeriati’nin dediği gibi
ne yapmalıyız? Ne yapmalıyız ki gençliğin gönül dünyasına girebilelim? İmam
Ali, her insan kendi asrının oğludur diyor. Her şeyden önce kendi asrımızı
tanımalıyız, kendi zamanımızın insanı olmalıyız? Düşmanlarımızın gençlere
ulaşabilme becerisini mercek altına alıp yeni, özgün yöntemler geliştirmeliyiz.
Meşru çerçeve içerisinde sportif faaliyetler, sanat etkinlikleri, edebiyat
çalışmaları, ne gerekiyorsa yapmalıyız. Bu görevi üstlenen insanların arkasında
durmalı, sahiplenmeli, bu tür çalışmaların geniş kitlelere ulaşması için
imkânlarımızı sonuna kadar kullanmalıyız. Sanat alanında, edebiyat alanında ve
diğer alanlarda yetenekli, üretken, istekli insanların önü açılmalı, bu insanlar
teşvik görmeli. Sinemacılarımız, romancılarımız, tiyatrocularımız,
müzisyenlerimiz, sporcularımız olmalı ve bunlar en üst düzeyde sahiplenilmeli,
bu alanda çok ciddi bir uzmanlığa gidilmeli, profesyonelce yapılmalı…
Ve en önemlisi sürekli ne yapmalı sorusunu
kendimize sormalı. Daha başka, yeni, farklı, özgün, etkileyici yöntemler,
yollar bulunarak İslam’ın dirilten ilahi mesajı genç nesillere ulaştırılmalı.
0 yorum