Eğer çürümüşlük cezalandırılmıyorsa bu, halkımızın Allah’ın rahmet sıfatının tecellisine taşıdığı gayretindendir.

                Oruç bu gayretin zirvesidir adeta. Zaman zaman insi ve cinni şeytanların dürtmesine rağmen oruç tutmak ne büyük bir direniştir.

Tutmayanın kınamasına aldırış etmeden oruç tutmak büyük bir kararlılıktır. “Hele bu yıl oruç tutayım mutlaka başımı da örterim, namazlarımı da düzelteceğim” diyen kadınlarımızdan daha gayretli ve devrimci kimseyi tanımıyorum.

Kınayıcıların bakışları arasında, acısını içine atarak bir iş kolunda bir başına oruç tutandan daha kahramanı olur mu sizce? Güneş altında limon satarken bağırmaktan dili damağına yapışan pazarcının orucundan daha makbul oruç tahayyül edebilir misiniz?

Tartışmadan etkilenerek “şu oruç nasıl bir şey birkaç gün ben de tutayım” diyen solcu delikanlının yaşayacağı en büyük devrimin olmayacağını kim öngörebilir?

Sınıfındaki Muhammed tutuyor diye anne-babasını da sahura kalkmaya ve oruçtutmaya zorlayan ilkokul öğrencisi küçük Ali’den neden bir “Hz. Ali” çıkmasın ki...

Tutmadığı halde açıktan yemekten utanan Kasap Şoreş’in gönlü kazanılmaya en yakın gönül değil mi? Prim yaptığı halde oruç ve namazını kimsenin gözüne sokmadan gizli tutan kurum amirinden bir usulsüzlük beklemek usulsüzlük olsa gerek.

Elleri titrediği halde tutmazsa yüreği tir tir titreyen ve oruç tutan halime Nine’nin içinde yaşadığı toplum Allah’ın hıfzında olmayacak ta kim olacak? Mazeretine rağmen oruç tutan Selim Amca’dan daha sadık kul var mı ki…

Bir isyan adına oturduğu sitede açıktan oruç yiyen; gece tefekkür edip sabah sitenin girişine özür yazısı asan delikanlı Ozan’ın tefekkürü en az oruç kadar değerli bir eylem değil mi?

Siz de bu yukarıdaki insanların her birine ve başkaca örneklerine her gün defalarca rastlamıyor musunuz? Sizce bunların her birinden herhangi bir hak gaspı sadır olur mu? Etrafımızda bunlardan çokçası olduğu halde niçin çürümüşlüğe yataklık eden her bir habis; her bir köşenin başını tutmuş ve memleketi ifsad ediyor. Usulsüzlük, yolsuzluk, haksızlık, rüşvet, ırkçılık, memleketçilik, akrabacılık, ötekileştirme almış başını gidiyor.

İşte eyyy bu ülkenin seçilmiş yöneticileri! Eğer halen gazap bize uğramamışsa bilin ki bu, kalbi bir hakikat  uğruna tit tir  titreyen; bir hakkı yememe kaygısıyla kendi hakkından da vazgeçen mazbut halkımızın hatırınadır. Yine bilin ki taşlar bağlanıp şeytanlar serbest bırakıldığı halde taş, top, tüfek olup şeytanlara direnen halkımızın bu kahramanca mücadelesinin semeresidir gazabı uzak tutan. Ve bilin ki Allah’ın sabrı mazlumların lehine sınırlıdır ve gazap tokadı da kahredicidir.