40

İslam'da temel esaslar olarak bildiğimiz her büyük ibadetin yanında bir de kendisine has bazı özellikleri, nafile türünden güzel mefhumları ve adetleri vardır. İşte bu anlamda Ramazana has diğer zamanlardan farklı olarak; teravih, sahur, iftar, mukabele, kadir gecesi, itikâf ve Fıtır sadakası gibi kavramlar, sadece Ramazan'a has mefhumlar ve değerlerdir. İnşaallah'u Teâlâ bu Ramazan boyu haftada bir gün özel olarak bu mefhumları siz değeri okurlarımızla paylaşmaya çalışacağız.

1-Teravih namazı: teravihin manası rahatlamak veya güçlenmekten gelir. Aslında bu her iki mana da teravihin ruhunda vardır. İnsan teravihten sonra kendini daha güçlü ve rahatlamış olduğunu hisseder. Teravih namazı, sevabı çok olan nafile namazlardandır. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam: "Her kim Ramazan kıyamını (teravihi) inanarak ve sevabını Allah'tan umarak yerine getirirse onun geçmiş tüm günahları bağışlanır." (Buhari, Müslim)

Teravih için camileri tercih etmek daha evladır. Cemaatle kılınan namazın sevabı 25 veya 27 kat daha fazla olduğu gibi, hiç kaçırmamak veya başkalarından geri kalmamak gibi bir nefis hoşluğunu da kazandırıyor insana. İftardan sonra insanın üzerine çöken uyuşukluğun teravihle gittiğini görünce kişi, daha da istekli ve gayretli olur. Teravih namazının diğer namazlardan daha fazla rağbetli oluşu da bundan kaynaklanıyor.

Validemiz Hz. Aişe'nin rivayet ettiğine göre: "Bir ramazan gecesinde Resulüllah sallellahu aleyhi vesellem, çıktı mescitte insanlarla birlikte namaz kıldı; onunla birlikte namaz kılanlar sabahleyin bunu konuşunca ikinci gece daha kalabalık bir cemaat toplandı. Onlar da bunu konuşunca üçüncü gece mescit tam doldu. Üçüncü veya dördüncü gecede mescide sığmayacak kadar insan toplandığını görünce, Resulüllah sallellahu aleyhi vesellem mescide gitmedi. Ta ki sabah olunca gidip sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra cemaate dönüp kelimei şahadet getirdikten sonra şunu buyurdu:

"Yaptığınız şeyi (namaz için toplanıp beni beklemenizi) gördüm; bunun üzerinize farz kılınıp da sonra yapamayacağınızın korkusundan başka bir şey beni bundan alıkoymadı." (Tac: c. 2. s. 64)

Bu olaydan sonra her kes teravihini kendi evinde veya mescitte yalnız başına kılmaya başladı. Ve bu durum Hz Ömer'in (ra), hilafeti zamanına kadar böyle devam etti. Bir gün Hz. Ömer (ra), Müslüman-larda gördüğü bir dağınıklık üzerine Ubey Bin Kab'ı çağırdı ve teravihin cemaatle kılınmasını emretti. İşte o günden beri bu şekilde teravih cemaatle de kılına gelmiştir.

Teravih namazını 8 rekât kılanlar varsa da çoğunlukla 20 rekât olarak kılınır. Nitekim Hz. Peygamber sallellahu aleyhi vesellem, sekiz de kılmış, yirmi de kılmıştır. Ancak Hz. Ömer (ra), döneminde 20 rekât kabul edilmiş ve bunun üzerine İcma oluşmuştur. 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *