Hayat bir imtihandır. Karşımıza çıkan her şey
bizim imtihanımızdır. Verilen de alınan da güldüren de ağlatan da hepsi
sınavımızdır bizim. Şunu unutmamamız lazım ki, sınavımız gücümüzü aşan
konularda değildir. Önümüze konan her çetin sorunun bir cevabı vardır. Bu
cevabın anahtarı bizdedir, ama çoğu defa biz bu hakikatin farkında olmayız.
İnsanların çoğu karşılaştıkları
zorluklarla mücadele güçlerini harekete geçirip onları yenmek yerine “kaderimiz
buymuş” deyip başlarına gelen olaylardan dolayı ağlayıp sızlanmayı, başkalarına
hallerini anlatarak kendilerini acındırma yoluna sapmayı tercih ederler.
Hayattan şikayet edenler daima olumsuz
düşünürler. Asla bir çözüm bulma arayışına girmezler. Sorunları olduğundan daha
çok büyütürler. Olayların etkisinde kalıp mücadele etmeyi terk ederler;
üzülmeyi, kötümserliği tercih ederler. Kafalarındaki olumsuz düşünceler
kendilerine hüzün, gam ve keder olarak yansır.
Oysa bela ve musibetler, insanın
fıtratına konmuş kabiliyetlerin ortaya çıkarılması için birer sebeptirler. Ta
ki, o kabiliyetler harekete geçip yeni kapıların açılmasına vesile olsunlar.
İnsan eğer acıkmasaydı yemek temin etmek için harekete geçmeyecekti. Aynen
bunun gibi her acı ve zorluk da bazı güzelliklere ulaşmanın anahtarı
gibidirler. Bu sırra erenler “narın da hoş nurun da hoş” diyebilmişler.
Her karanlıktan sonra bir şafağın, her
kıştan sonra bir baharın gelmesi ilâhi bir yasadır. Hz. Pir şöyle der:
“Hayat sana arka arkaya dikenlerini gösteriyorsa
sakın üzülme, aksine sevin. Çünkü çok yakında gülü de gösterecektir.”
Bize düşen, olumsuz düşünmemek, olumsuz
düşünenlerin etkisinde kalmadan hareket etmeyi ilke edinmektir.
Konuyu güzel ve anlamlı bir kıssa ile noktalayalım:
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı
varmış. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da
arkadaşlarını seyretmek için toplanmış. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler
arasından hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş.
Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: "Zavallılar! Hiçbir zaman
başaramayacaklar!"
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin
tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden
sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler
bağırıyorlarmış: "...Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!.
Sonunda, bir tanesi hariç, diğer
kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve yarışı bırakmışlar. Ama kalan son
kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir
kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş 'bu işi nasıl başardın' diye. Kurbağadan yanıt
gelmeyince farkına varmışlar ki....
Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Olumsuz düşünen insanları duymayın...
Onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar!
0 yorum