0


         Ülkemizin de katılımcısı olduğu Avrupa Birliği Projeleri Erasmus+ Plus,toplantılarının birinde, proje seçim komisyonu uzmanlarından birinin söylediği sözler dikkatimi çekmişti. Ülkemizde Ulusal Ajans tarafından takip edilen Avrupa Birliği Hibe programlarının işleyişi hakkında bahsettiğimiz bu uzman arkadaşımız bilgi verirken aynen şöyle diyordu: "Avrupa Ülkeleri; üye ülkeler ile bir kısım katılımcı ülkelerden, tüm paydaşlardan(eğitim,sağlık,sosyal, kültürel alanlarda) proje yapmalarını istemektedir. Yalnız, projeler komisyonlardan geçerken, kabul olmasının ön şartı, mevcut sorunlara çözüm üretebilen ve gelecekte ülkeleri güçlü kılabilecek projelerin olmasına dikkat edilir. Örneğin Avrupa da göçmen ve mülteci sorunu vardır. Bu yönde yapılacak projelerin seçilmesi önceliklidir. Ve ya dijital dünyayı kontrol edebilme ile ilgili projeler desteklenmektedir. Gelecek yüzyılda dıgital okuma yazma ve robotik kodlama alanında yapılacak projelere hibe desteğinin verilmesi ve kabul edilmesi diğer projelere göre daha olasıdır. Avrupa'nın paraya ihtiyacı yoktur. Düşünebilen beyinlere ihtiyacı vardır." demişti."

         Yani bir anlamda biz farkında olmadan Avrupa Birliği ülkeleri, proje hibe destekleri ile bizim olan ve düşünebilen beyinlerimizi araştırmaktadır. Bununla kalmayıp parlak fikirleri kendi ülkelerinde hayata geçirmektedir. Başka bir ifadeyle beyin hırsızlığı yapmaktadır. Genç dinamik ve düşünebilen beyinleri işleyip çıktı olarak oluşturduğu ürünleri bizlere tekrar satmaktadır.

         Farzı muhal, kanser hastalığı alanında başarılı bir projeyi sahiplenirken, bu proje sonucunda meydana gelen ürün, ister ilaç  olsun ister  tedavi yöntemi olsun, bunu işler ve tekrar  dünyaya satmaktadır.

         Bunları neden söylüyorum. 19. Yüzyıldan itibaren yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi talan eden Avrupalı, şimdi de beyinlerimize göz dikmektedir. Yapılacak güzel çalışmalarımızı bizden habersiz sahiplenmektedir. Sonrada bize karşı kullanmaktadır.

         Ülkemizin de bu proje döngüsünde yer alması elbette faydalı olmuştur. Çünkü aynı uzmanın ifadesine göre her sene  ülkemizin ulusal ajansına 10 bin civarında proje başvurusu yapılamaktadır. Bir yönüyle bu tarz projeler, yeteneklerimizin ve kabiliyetlerimizin farkına varmamıza sebep oldu. Lakin, bu alt yapıyı neden onların inisiyatifine bıraktıkta biz yapmadık diye hayıflanıyorum. Bu millet azmettiğinde yapamayacağı iş yoktur. Yeter ki ona imkan sunulsun. şartlar müsait hale getirilsin.

         Bakar mısınız bizim insanımız beş on yıl içinde insansız uçaklar, tanklar, füzeler, gemiler yaptı. Dünyanın ağzını açıkta bırakacak  devasa köprüleri inşa etti. Yetmedi dünyanın en büyük hava limanını yaptı. Sağlıkta marka haline geldi.

         Gençlerimizin fikriyle zikriyle uğraşılmadığında, onların girişimci ve üretken aklını değerlendirdiğimizde daha nice güzellikler yapacaklarına hiç şüphem yok. Bunun için kendi insanımıza yatırım yapmak gerekir. Devlet olarak düşünen beyinlerin önünü açmak gerekir. Geçmişten gelen parlak medeniyetimizin öncülerini rehber edinmek gerekir.

         Son yüzyılda, asırlarca dünyaya huzur ve adalet götürmüş ceddimiz, yeni neslin gözünde aşağılandı, kötülendi, başarısız ve yobaz addedildi. Gerçek tarihimiz ve iftihar ettiğimiz alimlerimiz, bilim adamlarımız unutturulmaya çalışıldı. Geçmişimizden kopuk bir hayatı kabul etmeye zorlandık. Dinimizin bilime, fene karşı olduğu anlatıldı. Ancak bunu bize dikte edenler, Endülüs'te büyük bir medeniyet kuran ceddimizin ilim irfan mirası ile dünyaya hükmetti.

 

         Diyeceğim o ki: Biz medeniyetimizi kaybettiğimiz yerde aramalıyız. İnsanımıza sahip çıkmalıyız. Geçmişimizle kuvvetli bir bağ kurarak projelerle, keşiflerle, icatlarla düşünebilen beyinlerimize sahip çıkmalıyız. Çok çalışmalıyız. Ancak bu şekilde mevcut zifiri karanlıklardan aydınlığa çıkarız. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *