İnsan hayatını idame ederken
çeşitli sıkıntılarla karşılaşır. Bunu bireysel ve toplumsal anlamda
düşünebiliriz. Bireysel anlamda referansımız ; “Ancak Sana ibadet ederiz
(Senden başka ibadete lâyık yoktur) ve (hem ibadetlerimizde, hem de bütün
ihtiyaçlarımızda) yalnız Senden yardım isteriz.” (Fatiha-5)
Hayatın her evresinde
yaratanın rızasını gözeterek hareket etmemize rağmen, bazen bazı sıkıntılara
dayanamayarak farklı psikolojileri yaşayabiliriz. Bu durumda her insan belki
sorunlarına acilen çözüm isteyip iki güzel kelam duymak ister. Bunun tarihsel
örnekleri yok mudur?
Habbab bin Eret: Bir gün
yapılan işkencelere dayanamayıp, Resul-i Ekrem (s.a.) Efendimizin huzuruna
gelmişti. Bütün dertlerini, çektiği acıları, yapılan zulümleri tek tek anlattı
ve "Ya Resulullah bu işkencelerden kurtulmamız için dua buyurur
musunuz?" dedi. Rahmet ve şefkat peygamberi efendimiz hüzünle dinledi ve
şu müjdeyi verdi: “Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler vardı ki, demir
tarakla derileri, etleri soyulup kazınırdı, testere ile tepesinden ikiye
bölünürdü de yine bu işkenceler onları dininden geri çeviremezdi. Allah Teâlâ
elbette bu işi, İslamiyet'i tamamlayacaktır.
Öyle ki, hayvanına binip,
San'a'dan Hadramut'a kadar tek başına giden bir kadın, Allah'tan başkasından
korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka bir endişe
duymayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz."(İslam ve İhsan)Sevgili
Peygamberimizin bu latif sözleri Habbab'ın (r.a.) ruhuna şifa oldu ve acılarını
dindirdi. O'nun sırtını okşayarak "Ya Rabbi! Habbab'a yardım et" diye
dua buyurdu.
Fatiha süresini günde beş
defa okumamıza rağmen bizler de çoğu zaman güzel sözler duymak istiyoruz. Demek
ki her insanın psikolojinde böyle bir gereksinim mevcuttur. İki gün önce bir
milletvekilimiz gelmişti; gereken izahları yaptıktan sonra soru kısmına
geçildi. Sorulan sorular hep endişe eksenliydi. Buradaki endişeler daha çok
dünyeviydi. Oysaki daha bir şeyler yaşamadan hemen memleketin düzelmesi,
ekonominin cebimize yansıması arzulanıyordu. Bir kez daha kanaat ettim ki
zayıflayan sadece ekonomi değildi, aynı zamanda düşüncelerimizdeki
tahribatlardı. “Ey iman edenler iman ediniz.” (Nisa-136)
Kendimizi gözden geçirip
sağlıklı bir düşünce sistemine sahip olmak olumsuz bir durum değildir. Çoğu
zaman eksikliğimizi görmeyip savunma mekanizmalarını devreye sokarak asıl
sorunlardan uzaklaşıyoruz. Oysaki sorunları çözebilmek için güçlü bir inanca
sahip olmak gerekir.
Bu imtihan dünyasını
mahiyetini daha iyi kavramak için: “Andolsun, Sizi mutlaka biraz korku ve açlık
ile biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak sûretiyle
imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara-155)
Böylesi zorluklar karşısında
tutunulması gereken bir tavır nasıl olmalı?
Onlar ki, kendilerine bir
musibet dokunduğu zaman: “Bizim bütün varlığımız Allah'ındır ve biz ancak O'na
dönüyoruz” derler.(Bakara-156) Varlık sebebimizi kavrayabilirsek sorunların
çözümünü daha iyi kavrayabiliriz. Rabbim; bütün imtihanlarımızı kolaylaştırıp
bizleri değerlerimizden ve inancımızdan ayırmasın. Bizlere her konuda bilinç ve
şuur versin.
Selam ve dua ile…