Sosyal hayatı etkileyen en
önemli faktör insandır. İnsan öğe olarak hem özne hem de nesne olabilen bir
varlıktır. Etkileme yönü olduğu gibi etkilenme yönü de vardır. Bazı eğitim
psikologları insanı aktif bir varlık olarak tanımlar. İnsanın rasyonel yönü
olduğu için nerede nasıl hareket etmesini bildiği için çok da müdahale etmeye
gerek yoktur diye izahlarda bulunmuşlardır.
Sosyal yaşam içinde kurallar
oluşturup uygulama yönü olan bu varlık, gücü elinde bulundurduğunda kendi
kurallarına uymaması bir mağduriyeti de beraberinde getirmiştir. Bu
mağduriyetler neticesinde bazı yaklaşımlar ön plana çıkmış, bu yaklaşımın
benimsenmesi için çeşitli bilgilendirmeler, etkinlikler yapılmıştır. Mesela
hümanizm veya hümanist yaklaşımlar…
Bu yaklaşım, insanı merkeze
alan bir yaklaşımdır. “Hümanist yaklaşıma göre insan davranışları ahlak, etik
değerler ve iyi niyetler tarafından yönlendirilirler. Özünde iyi olan insanlar
kötü davranışlarda doğalarının dışına çıkarak bulunurlar. İnsanların ihtiyacı
olan uygun bir yetişme ortamıdır.
Hümanist yaklaşımın bakış
açısına göre birey değil davranışı yanlıştır. Yani yanlış davranışlarda
bulunmakla bireyin insan olarak değeri azalmaz. Bugün bu anlayış diğer terapi
yöntemlerinin yanı sıra eğitim gibi bir çok alanda kabul görmüştür. Maslow ’a
göre bireyin anti-sosyal ve kıskançlık, haset gibi olumsuz duygularının
temelinde gerçekleştirilemeyen sevgi, ait olma ve güvenlik gibi özünde olumlu
olan arzuları yatmaktadır.”
Bunu toplum bazında
düşündüğümüzde bugün Siyonistlerin, Filistinlilere neden böyle davrandıklarını
çok daha iyi anlayabiliriz. Tarih boyunca hep kendilerini üstün görmeleri,
kıskançlıkları onları bu tür davranışlara itmiştir. Güvenlik duvarları
örmeleri, onların haset ve kindarlıklarındandır. Sadece kendilerini düşünerek,
başkalarına zulüm ederek kendilerini güvene almak istemeleri, tamamıyla yanlış
bir yaklaşımdır. Başkalarına hayat hakkı tanımayarak kendilerine iyi bir hayat
idame etmeleri bir çelişki değil mi?
Bu kadar zulmün sonucunda
dünyanın dört bir yanında insanların sokaklara dökülmesi, her platformda
haykırmaları onlar için bir şey ifade ediyor mu? Kesinlikle hayır. Çünkü
onların davranışlarını bu yöne iten içinde bulundukları ortamdan başka bir şey
değildir. Çünkü insanın karakterini etkileyen en önemli faktör sosyal
çevresidir.
İnsanı insan yapan da insanı
zalim yapan da bulunduğu çevre ve değerleridir. Siyonistlerin kıskançlıkları ve
hasetleri tarih boyunca hep olmuştur. Kendilerinden başkasına hayat hakkı
tanımayan bu insanlar, kendi peygamberlerini dahi kıskançlıklarından
öldürmüşlerdir. İnsanları yaratan sonsuz kudret, insanları çok iyi tanıdığı
için onların zaaflarıyla onları imtihan etmiştir.
Bugün dünyaya meydan okuyan
ve egoları tavan yapan bu Siyonistleri bir avuç Gazzeliyle imtihan etmiş ve
ediyor da. Egolarından, kıskançlıklarından, hasetlerinden vazgeçmeyen bu
insanlara karşı, alın size bir avuç samimi, fedakâr paylaşımcı insan. Aslında
onları daha da kudurtan bu insanların insanca davranmalarıdır. Bunu
hazmedemiyorlar. Nasıl ki kendilerinden son peygamberin geleceğini beklemeleri
neticesinde Allah’ın yetim birini onlara imtihan olarak göstermesi gibi.
Bunların hazımsızlığı bugün değil dünden gelmektedir.