Genelde insanlar, güven hak adalet mutluluk kavramlarına
özlem duyar ve bu kavramlar üzerinden bir hayat felsefesi tasavvur eder, bir
yaşam şekli ortaya koymak ister. Bu konularla ilgili tarihsel süreçte kafa
yormalar, farklı izahlara rastlamak ta mümkündür.
Kimi, bu mutluluğu yakalamak için ölçülü bir hayatı ön plana
çıkarırken kimi ise bir fikre sahip olmayı öne çıkarır. Bu konuda Sokrates ise
sade bir yaşam şeklini tavsiye eder. Çok karmaşık bir hayattan ziyade sade bir
yaşam şeklinin, insanı her zaman mutluluğa götüreceğini özellikle vurgular.
Filozoflar, bu konularla ilgili gerekli deneyim ve
tecrübelerini insanlara sunarak rehberlik ederken teoloji bu konularla ilgili
çok farklı bir yaklaşım gösterir. Teoloji, yeri ve göğü yaratan hatta bütün
içindekileri yaratan yegâne güç Yaratıcı’dır der. Yaratıcının buyruklarını
dikkate alarak üzerinde çok ince düşünerek bu düşünceler üzerinde bir yaşam
hedeflemenin sadece insanı değil, insanların genelini mutlu edeceğini özellikle
izah eder.
Filozoflar ya da psikologlar derin nefes alarak çeşitli
düşünsel etkinlikler yaparak geçici mutlulukları dile getirirken, teoloji ise
doğru istikameti doğru yol ve yöntemi bularak o istikamet üzerinde hareket
etmeyi tavsiye eder. Bu istikamet üzerinde yaşamı etkileyen her olumlu ve
olumsuz etkiyi Yaratıcı’ya bağlar. Bu yaşanılanlardan yola çıkarak bir hikmet
nazarıyla bakma yaklaşımını kazandırmaya çalışır.
Çekilen her acının her çilenin bir ödülü olduğunu kutsal
metinlerin çoğu yerinde özellikle vurgular. Asıl rehberlik kılavuzunun Allah’ın
kelamı olduğuna dikkati çekmek ister. Bütün zorluklar ve çileler karşısında tek
adres Yaratıcı’dır. Ancak O’na kulluk edip ve ancak O’ndan yardım dilemek
gerektiğini hatırlatır. Bunun dışındaki bütün davranışların Yaratıcı’dan uzak
olduğunu, mutluluk getirmediğini ya da getiremeyeceğinin bilgisini verir.
Teolojideki mutluluk anlayışı ya da kavramı hidayettir.
Yaratıcı bir insana hidayeti, mutluluğu murat etmişse kimse ona hiçbir şekilde
engel olamaz ya da bütün engeller o mutluluğu daha da sağlamlaştırır. Bizim
dünyevi olarak tanımladığımız mutluluk tek yönlüyken hidayet kavramı çift
yönlüdür. İnsanın diğer dünyasını yani ölümsüz dünyasını da mutlu kılar. İşte
bu mutluluk kontenjanlıdır. Ancak bu mutluluktan, O’na kul olanlar O’nun
çizdiği yolda yürüyenler nasiplenebilir.
Sürekli kendini gözden geçirenler, yaptıkları hataları tekrar gözden geçirerek doğruyu bulmak için çalışanlar, sağa sola bakmadan imtihanı en iyi netlerle tamamlama endişesi taşıyanlar bu mutluluğa daha yakın olabilir. Kitabı okumadan, kitaptakileri anlamak istemeyenler ve pratik yapmayanlar çok iyi netler çıkaramaz. Bu da onların sınavını ebetteki etkileyecektir.
Sınavımızın sonucunun iyi olmasını istiyorsak; güven,
adalet, mutluluk istiyorsak hidayete götüren kelamı çokça okumalı, ondan çokça
nasiplenmeliyiz. Bu şekilde ancak kalplerimiz huzur bulur her iki cihanda mutlu
olabiliriz. Rabbim; bizleri hidayetinden mahrum etmesin.