Bazı kaynaklarda iffet;
“İnsanın bedeni ve maddi hazlara aşırı düşkünlükten korunmasını sağlayan erdem,
ahlâki bir fazilet” olarak geçer. Çoğunlukla da bu şekilde yer eder anlam ve
eylem dünyamızda. Oysa iffet dediğimiz kavram, sadece bedeni ve maddi hazların
kontrolü veya terbiyesiyle sınırlı değildir.
İffetin, duygular, düşünceler
ve hislerle de çok yakın bir ilişkisi vardır. Örneğin, düşünceleri, hisleri ve
duyguları iffetli olmayan bir insanın bedeni ve fiilleri de iffetten yoksun
kalacaktır elbette...
Bu sebeple iffetli olmak ve
iffetli kalabilmek için, insanın içinin ve dışının, yani ruhunun ve bedeninin
aynı şekilde iffet ile terbiyelenmesi icap eder.
Hakeza kalbinin ve
duygularının, aklının ve düşüncelerinin de...
O halde insanın iç ve dış
dünyası arasındaki en stratejik yer neresi ise, o bölgenin bir iffet kalesi
olması gerekiyor ki, günah, fahşa ve her türlü ahlâksızlık nedeniyle iffet
noktasında kaygan bir zeminin hakim olduğu şu zamanda birer iffet abidi ve
abidesi olunabilsin...
Öyle zannediyoruz ki şu iki
ayeti kerime bize bu konuda aradığımız adresi gösterecektir.
“Mümin erkeklere söyle,
gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha
arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.”( Nur,30)
“Mümin kadınlara da söyle,
gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar.” (Nur,31)
Aradığımız stratejik adres
elbette gözler...
Yani bakışlar ve elbette bu
bakışların neden olduğu düşünceler ve elbette bu düşüncelerin neden olduğu
hisler ve elbette bu hislerin neden olduğu duygular ve elbette bu duyguların
neden olduğu kaymalar ve günahlar...
Zira önce göz kayar, sonra
gönül kayar ve sonra da ayak kayar!
Harama meyleden her iffetsiz
bakış, günaha ve fahşaya, zinaya doğru hızlı bir akıştır aynı zamanda.
Bu konuda Peygamberimiz, Hz.
Ali’ye şöyle nasihat buyurmuştur:
“Ey Ali, elinde olmadan
gözüne ilişen bir harama ikinci defa bakma. Zira ilk bakış lehinedir, ama
ikinci bakış aleyhinedir.”
(Tirmizî, Edeb 28; Ebû
Dâvud, Nikâh 44)
Yasaklanan davranışları
incelerken, elbette bu davranışları sebep-sonuç ve etkileşim bağlamında da
değerlendirmek gerekir.
Bu cihetten değerlendirince
insanoğlunu en iyi tanıyan, zaaflarını en iyi bilen Allah Azze ve
Celle’nin Nur suresinde erkek ve kadınlara yönelik emrini anlamak daha
kolay olacaktır.
Çok çetrefilli ve bol şerhli
izahatlar olmadan da konu anlaşılacaktır.
Yani; iffetli olmanın,
iffetli kalabilmenin yolu bakışları haramdan sakınmakla, korumakla mümkündür.
Bakışlarındaki iffet ayarı kaçanın, er veya geç her açıdan iffet ayarı
kaçacaktır.
Gözlerindeki iffet perdesi
yırtılanın, haya ve edep perdesinin yırtılması da an meselesidir.
Bakışlarında harama karşı
rahatlık ve yatkınlık sezen her kişinin, iffet sirenleri çalmaktadır. Duyup,
kendine gelmesi elbette iki cihan huzuru ve hayrı için lehine olacaktır.
Duymazsa da aleyhine...
Günümüzde başta erkekler ve
elbette kadınlar için, iffetin muhafazası her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Sokaklarda giyinik çıplakları geçtik, büsbütün çıplak gezenler, hadi sokakları
geçtik ekranlar, internet ve sosyal medya üzerinden her türlü çirkef rahatlıkla
sergileniyor.
Fakat iffeti yıkacak olan,
aynı rahatlıkla bakmaktır...
Alışmak, kanıksamak ve iffet
konusunda hassasiyeti kaybetmektir.
Ellerde telefonlar,
kumandalar, kulun görmediği ve fakat El-Basir, El-Alim, El-Latif olanın her
ayrıntısıyla gördüğü, bildiği, inceliklerine vakıf olduğu sansürsüz görüntüler...
Telefon şifreleri, kanal
değiştirmeler bir yere kadar. Karşısında tüm bu manevraların bir işe
yaramayacağı, o en büyük gücü unutmak iffet noktasında hem ferdi, hem toplumsal
bazda hastalıklı, hazin sonların başlangıcı oluyor ne yazık ki!
Bu hastalıklar konusunda
Rabbimiz, yukarıda zikrettiğimiz ayetlerin sonunda reçeteyi veriyor...
“Allah onların bütün
yaptıklarından haberdardır.”
“Ey müminler! Hepiniz Allah’a
tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!”
Rabbimiz murakabe ve
tövbeyi her daim yol arkadaşımız kılsın!