Önceki gün yapılan seçimler, Türkiye
siyasi tarihi için beraberinde bazı ilkler de getirdi. Bu ilklerden biri,
laiklik ve demokrasi gibi hiçbir beşerî yönetsel kavramı tüzüğünde
barındırmayan ve tüzüğünde varlığını İslami referanslara dayandıran HÜDA PAR’ın
adaylar bazında kazanmış olmasıdır.
HÜDA PAR’ın meclise farklı bir soluk,
dürüst bir siyaset ve doğru bir bakış getireceği umudundayız. Seçim sürecinde
lehinde ve aleyhinde en çok konuşulan HÜDA PAR oldu.
Seveni sevmeyeni, dostu düşmanı, tanıyanı
tanımayanı, iyi niyetlisi art niyetlisi, yerlisi yabancısı demeden hemen hemen
herkes onu konuştu, ondan bahsetti, onun üzerine yazılar kaleme aldı. Belki de
HÜDA PAR’ın, bütün üyeleri ve destekçileri maddi bir fon oluştursaydı kendi
reklamını yapmak isteseydi yapamayacağı ve hayal edemeyeceği kadar reklamı
yapıldı.
Türkiye siyasi tarihinde ilk kez bu kadar
çoklu ve farklı blok HÜDA PAR parti aleyhinde birleşti. Asla yan yana gelmez,
aynı kuyuya taş atmaz ve aynı pencereden bakmaz denilen zıt, aykırı ve mesafeli
kişi, yapı, oluşum ve partiler HÜDA PAR düşmanlığında, ona karşı duyulan kin ve
öfkeyle aynı zeminde olmasa da aynı söylem ve argümanlarda bir araya geldi.
Türk solu, Kürt solu, Türk faşizmi, Kürt
faşizmi, komünist, sosyalist, feminist, Kemalist, liberal ve kimi muhafazakâr
camialar HÜDA PAR düşmanlığında bir oldular, diri oldular. 5N1K kuralının
gölgesinden bile geçmeden HÜDA PAR ile ilgili duydukları, anlamak istedikleri
ne kadar kirli bilgi, yanlış algı, yönlendirmeli haber, sansasyonel anlatı,
dezenforme bilgi varsa mal bulmuş mağribi gibi yapıştılar.
HÜDA PAR aleyhtarlığı gözlerini o kadar
kör ve kalplerini o kadar katılaştırdı ki az ötede varıp konuşabilecekleri bir
HÜDA PAR’lı varken, elini uzatıp temin edebilecekleri HÜDA PAR’ın parti tanıtım
kitapçığı varken, 2012’den bu yana bir tuş ötesinde ulaşıp okuyabilecekleri
haftalık değerlendirmeleri varken ve tüm dünyanın gözü önünde ekranlara çıkıp
dobra dobra, olgun, mütevazı ve kendinden emin bir şekilde kendini anlatan
başkan ve başkan yardımcıları varken onlar yine kulağını tersten tutmayı,
gözüne şaşılık vermeyi yeğlediler.
HÜDA PAR’ın hiç kimsenin malı, canı ve
başkaca değerlerine karşı en ufak bir kasti yokken tam aksine HÜDA PAR
toplumun ‘akıl, mal, can, nesil ve inanç’ emniyetini önemseme, koruma
ve kollama teminatı, hedefi ve refleksi ortadayken kalkıp 28 Şubat
ceberrutluğundan kalma şehir efsaneleri ve yanılgıları üzerinden HÜDA PAR’ı
kıskandılar, suçladılar ve ‘istemezük’ teranesi içinde ya ‘kırk
satır ya kırk katır’a razı etmeye çalıştılar. Hatta daha da vicdansızlaşarak
HÜDA PAR’ı ellerinden, paçalarından vıcık vıcık kan akanlar, zihinlerinde
materyalist devrim teorileri yarıştıranlar, dillerinde ve eylemlerinde
‘ahlaksız’ bir yapı talebi olanlardan daha zararlı(!), kötü(!) göstermeye
çalıştılar…
Ama ne yaptılarsa olmadı, kimseyi
yalanlarına, hilelerine ikna edemediler. Adam gibi adamların gönüllerinde HÜDA
PAR’a karşı bir sevgisizlik oluşturamadılar. Bazı dostları etkilemiş gibi
oldular; ama dostlar da onlara ‘eyvallah’ etmediler.
‘Kimlik, dil, inanç, değer ve ahlak’ gibi
birçok konuda bütün toplumsal katmanları doğruları, hakları, kabulleri,
meşruiyetleri içinde doğruca kucaklayacaklarını vaad eden HÜDA PAR/Hür Neferler
şimdi mecliste…
Vakit; dost düşman, yanlı yansız, iyi
niyetli art niyetli demeden ‘Dürüst Siyaset / Gerçek
Adalet’ söylemiyle yola çıkan HÜDA PAR’ı kendi gözümüzle, kulağımızla,
bakışımızla ve vicdanımızla tanıma vaktidir.
Hayırlı olsun dört dörtlük adamlar
seçilmişliğiniz ve hürlüğe aday oluşunuz. Yolunuz açık, sözünüz doğru ve kararınız
isabetli olsun!