Gazze ile ilgili geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı bir nokta değildir;

Gazzeli’den ziyade bizlerin ‘korkaklığı, nemelazımcılığı, çok çeşitli hesapları’ bizler için içler acısı bir haldir.

Gazzeliler en azından tevekküllü tutumları, sabırlı halleri, izzeti kuşanmışlıkları ve savaşçı onuruyla insanlığa örnek oldular ve şeref bahşettiler.

Direnişin ahlakını ve nasıllığını tüm pratikleriyle öğrettiler.

Bizler ise ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamadığımız gibi dünya ve ahiretimiz için “Ba’de herabi’l Basra’ noktasına geldik.

Yüreklere bir pişmanlık konmadığı gibi ne ellerde teselli verecek bir hal, ne ayaklarda imdata koşacak mecal, ne de ceplerde infak edecek arzu var.

Yöneticiler, devletlular, partiler, STK’lar, abiler, seydalar, yazarlar, çizerler ve elhasıl herkes olmasa da kahir ekseriyetimiz Gazze imtihanında sınıfta kaldık.

Bir avuç ‘protesto, basın açıklaması, geçmişin ecdad yadı ve süslü püslü birkaç sloganla’ kendimizi avuttuk, avutuyoruz, avutuyorsunuz, avutuyorlar.

Herbirimiz adeta yerle bir olmuş, yanmış yakılmış, vahşet çarklarının arasında öğütülmüş Gazze’ye, Gazzeli masum yavruların, acılı annelerin, yaralı yiğitlerin gözlerinin içine baka baka ve aziz şehitlerin aziz hatıralarının yâdıyla(!) şu gülünesi ve acınası mazeretlerle avunuyoruz!

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; ama şu uluslararası ilişkiler ve anlaşmalar bırakmıyor.

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; fakat şu ırk, mezhep ve devletlü menfaatler… Ah ah…

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; lakin şu şii İran, Lübnan Hizbullah’ı, Yemen Ensarullah’ı keşke işin içinde olmasaydı.

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; ne yazık ki şu Katar, Türkiye, Suriye hiç işimize gelmiyor.

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz, şu ev ve araba kredisi bir bitsin; ünvanı almaya az kaldı.

Az daha sabır!

Sakın o enkazlarda, çadır içinde, yığıntılar arasında can vermeyesin!

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; hele kredi kartlarının limitleri sıfırlansın, çocuklar biraz büyüsün!

Ha unutmadan bu sefer sağlam geleceğiz. Avuçlarımızdaki tevbeyi şahit kılarak hem de...

Bu arada senden bir iz kalmışsa, yerinde yeller esmiyorsa, son Gazzeli nefes alıyorsa…

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; tüh tam da tatil zamanına denk geldi.

Şimdi köy havası, deniz kenarı ve tatil beldeleri de o biçim…

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; şu derbi maç bitsin, bizim takım bir şampiyon olsun…

Geçen şehrin sokaklarını takımımızın başarısı ve falan sanatçının şuhluğu pardon hayranlığı için sokak ve caddelere taşmıştık ya…

O şekilde geleceğiz(!)

Bekle ey Gazze bizi geleceğiz; seni ve kendimizi kandırıyoruz sanki…

Acaba Alemlerin Rabbi Allah’ı (hâşâ)nasıl kandıracağız???

Bu mümkün bir durum olmadığına göre;

Bekle ey Gazze bizi!

Biz bu halimizle, içten hesaplarımızla, ırk ve mezhep taassubumuzla, siyonist ve emperyalizme verdiğimiz kozlar ve tavizlerle belki de tarihin en aciz ümmeti olarak ancak gıyabi cenaze namazını kılacağız!...

Her şeye rağmen bizi affet, diyemem!

Çünkü biz affedilmeyi hak edecek duayı etmedik, infakı vermedik, boykotu yapmadık, sözü söylemedik, yazıyı yazmadık ve cihadı kuşanmadık…

Yine de bir umut var yüreğimin derinliğinde Allah’ın vaadine olan inanç ve tevekkülümle…