Ne umutla geldik koca şehire
Allah sonumuzu hayır getire
Alacaklı haciz koymuş Bekir'e
Hadi gel köyümüze geri
dönelim…” diyerek devam eder 90’ların trend şarkısı. Şarkı sözünü yazan ve
seslendiren sanatçı Ferdi Tayfur. Büyükşehirlerdeki yaşam zorlukları karşısında
köye dönüşe dikkat çekiyordu. Yıl 2023. Köylerin, ilçelerin, küçük şehirlerin
adeta boşalarak büyükşehirlerde toplaştığı bir zaman dilimini yaşıyoruz. Göçü
tetikleyen nedenlerin başında daha iyi, rahat ve konforlu bir yaşama kavuşmak
var. Televizyon dizileri, sosyal medya etkisi, filmlerdeki abartılı yaşam
biçimleri, kolay para kazanma yollarının gerçek hayatta da kolay olduğu
hülyasına kapılanları büyükşehirlere çekmiş adeta.
Okuyan okumayan, meslek
sahibi olan olmayan herkesler doluşmuş durumda büyükşehirlere. Üstüne Suriye ve
Ukrayna savaşından kaçan sivillerin de gelmesiyle büyükşehirler, sürekli artan
nüfusu kaldıramaz oldu. Özellikle de İstanbul, artan nüfusla birlikte yüksek
kira fiyatları ve hemen her gün çarşı pazar, giyim, ulaşım ve bilumum insani
ihtiyaçlara zam gelmesi ve en önemlisi de zaman israfı trafiği, şehri
oturulamaz kılıyor. Üstüne bir de aldığı oyların hakkını vermeyip hizmette
kusurlu CHP’li İBB’nin dünya başkentleri arasında bulunan İstanbul’a karşı
liyakatsizliği karşısında dünyanın gözdesi şehirde yaşamak çok çok zorlaştı.
Başta İstanbul’da yaşayanlar
olmak üzere köyünde evi toprağı olup da sürebilen, büyükşehirlere göç edip
yüksek kira, eğitim, ulaşım, giyim ücreti derken adeta karın tokluğuna çalışan
insanlar, oturup çok ciddi düşünmeliler. Bu insanların köylerine dönme kararı
almaları, başta kendi aileleri olmak üzere bütün bir memlekete hayırlı ve de
karlı bir hizmette bulunmuş olacaklarını bilmeliler.
Çünkü bir tarım ülkesi olan
Türkiye’de şu anda tarım ve hayvancılıkta verim oldukça düşük. Köyler hızla
boşalıyor. Köyde doğup büyüyen bir genç, takip ettiği film, dizi ve özellikle
de sosyal medyanın etkisiyle tarlasını süreceğine, hayvancılık yapacağına şehre
inip çalışarak izlediği filmlerdeki gibi bir hayat sürebileceği hayalini
kuruyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bin bir hayalle büyükşehire
çalışmaya gelen genç adam, şehirde ya bir lokantada ya bir inşaat firmasında
haftanın altı günü günde on, on beş saat çalışarak aldığı ücretle ancak ay
sonunu getirebiliyor. Şimdi köyünde kendi tarlasını sürüp, hayvanını güden ve
kimseye muhtaç olmayan mı efendi, yoksa köyünü, toprağını bırakıp başkasının
avucuna mahkûm ay sonunu zor getiren mi efendi? Siz karar verin…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun
(TUİK) verilerine göre 1927 yılında nüfusun 3 milyon 306 bini il, ilçe
merkezinde, 10 milyon 342 bini ise köy ve beldelerde yaşıyordu. 2009 yılında
il, ilçe merkezlerinde yaşayanların sayısı 54 milyon 807 bin kişiye çıkarken,
köy ve beldelerdeki nüfus ise 17 milyon 754 bin kişiye indi. 2022’de açıklanan
TUİK verilerine göre ise 85 milyondan sadece 5,7 milyonu köylerde yaşıyor ve bu
5,7 milyonun çoğunluğu da yaşlı insanlardan oluşuyor. Acı bir tablo maalesef…
2003’te Ak Parti hükümetine
bağlı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının "1000 köye 1000 tarımcı"
projesi, köye dönüş için iyi bir başlangıçtı ancak projeye maddi anlamda
yeterince destek verilmemesi ve iş bilmez bürokrasinin öngörüsüzlüğü sonucu
akim kaldı. Biraz araştırınca, projenin tanıtımı için de sanatçı Ferdi
Tayfur’un çağrıldığını ve “Hadi gel köyümüze geri dönelim” şarkısını
seslendirdiğini öğrendim.
Köye dönüş konusunda
hükümete, belediyelere büyük görevler düşüyor. Köye dönmek isteyenlere cazip
teklifler sunulmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde Çalışma ve Sosyal
İşler Bakanlığı, Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı gibi bakanlıkların insanı
önceleyen sosyal devlet anlayışı çerçevesinde köyüne dönecek insanlara yönelik
çok cazip projeler ortaya koyabilmelidir.
Belediyelerin, ahlaksızlığa
kapı aralayan toplumu ifsad eden konser ve benzeri etkinliklere, sözde
sanatçılara milyonlar akıtacağına, insanlara, memlekete ve dahi tüm insanlığa
fayda sağlayacak projelere imza atmalı, elini taşın altına koymalıdır. Hatta belediyeler
köye dönüş konusunda yapabilecekleri hizmetler konusunda kanuni anlamda
yükümlülük altına alınmalıdır.
Ev taşıma ücretinden tutun
tohum, gübre, mazot desteğiyle birlikte hayvan hibesine, toprağı olmayana
kiralık da olsa toprak tahsis etmeye kadar. Cazip birçok imkân sunulmalı ki
büyükşehirlerde yaşayan yüzbinler hatta milyonlarca insan rızık endişesi
taşımadan köyüne dönme kararı alabilsin.
Politik anlamda giderek sözü
dinlenir bir ülke pozisyonuna yükselen Türkiye’nin birçok alanda gelişmekle
birlikte kendi silahını, tankını, insansız hava araçlarını üretme kabiliyetine
kavuştuğu gibi tarım ve hayvancılıkta da ithal etmekten kurtulup ihraç
edebilecek seviyeye ulaşabilir. Türkiye bu potansiyele sahip bir ülke. İktidar,
ivedilikle yerel yönetimleri de yükümlülük altına alacak şekilde köye dönüş
projesi başlatmalıdır. Böylelikle büyükşehirleri rahatlatma, boşalan köyleri
işler hale getirerek huzurla yaşam alanları oluşturma, envai çeşit tarımı ve
hayvancılığı canlandırarak ülke ekonomisini kalkındırabilir. Ve bu köye dönüş
projesi eğer ki aldatmasız, liyakatli yöneticilerin ısrarcı takibinde olması
halinde bunun, ülkeyi medeniyetler seviyesine ulaştırma konusunda önemli bir
adım olacağından kimsenin şüphesi olmasın.