Gazze’de yaşananlar inşallah, israil işgal devleti
için sonun başlangıcı demektir. Onun için var gücüyle bu olayı lehine çevirmek
için çırpınıyor. Önceleri yalanlarla dünya kamuoyunu aldatmaya çalıştı. IŞİD’in
daha önce yaptığı eylemelerden ilham alan siyonist rejim, hemen bir algı
oyununa başvurdu. Tecavüz, kafa kesme, toplu katliam gibi yalanlarla önce
devletleri, ardından da milletleri etkilemek istedi. İlk başta insanlar koca
bir devlet başkanının açık açık yalan söylemeyeceğine inandıkları için onlar da
bu anlatılanlara inandılar. Ama daha sonra hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı.
Hatta tam tersi, öldürenlerin kendileri olduğu anlaşıldı. Dünyaya rezil
oldular.
Lakin rezillikleri onları akıllandırmadı.
Şımarıklıkları, kibir ve gururları dağları aşmıştı. Aynen firavun gibi
insanları küçümseyip ordularına ve silahlarına güvendiler. Ama gel gör ki,
dünyaya yine rezil oldular. Savaşın sonunda ellerinde dünyanın nefreti,
katliamların suçu, kibirlerinin kurbanı, zayıflıklarının eseri kaldı. Amerika
olmasa bir aylık bir savaşa dahi dayanamadıkları ortaya çıktı. Bütün
karizmaları yerle bir oldu.
Evet, dünya tarihine baktığımız zaman da bunun
örneklerini çok görürüz. Debdebeli firavun ordusunun Kızıldeniz’de yok oluşu,
Calut ordusunun Talut karşısında hezimete uğraması, Bedir’de az bir topluluğun
çok bir topluluğu yenmesi... Tarihte yerleri küçük ama sonuçları çok büyük olan
nice olaylar zinciri vardır. Kendi zamanlarında, ne kendileri ne de yaptıkları
olayların, dünyayı bu kadar etkileyebileceklerini bilmeyen insanların sebep
olduğu küçük olaylar, dünyanın ve insanlığın tarihini değiştirmiştir. Çünkü
kulların hesabı başka Allah’ın hesabı ise bambaşkaydı. Bize deselerdi ki, Küçük
Yusuf gidip Mısır’ın tarihini değiştirecek, kimse inanmazdı, bir köle, bir
çocuk ve başka bir milletten ve dinden olan birinin Mısır gibi köklü bir
medeniyeti değiştirip dünya tarihine yön vereceğine kimse inanamazdı. Ama Allah
ona bunu yaptırdı.
Suya bırakılan Musa’nın Firavun’u devireceğine kimse
inanmazdı. İbrahim’in tek başına olan mücadelesinin dünyayı değiştireceğine
kimse inanmazdı. On iki havarinin dünyayı değiştireceğine kimse ihtimal
vermezdi. Mekke’nin çöllerinde doğan Muhammed aleyhisselam’ın dünya tarihini
değiştireceğini kimse sanmazdı. Halbuki dünyada büyük devletler vardı, büyük
orduları vardı. Bunların büyük savaşları oldu ama hiç birisi bu etkiye sebep
olmadı. Demek ki, mesele güçte, devlette ve büyüklükte değil. Mesele davanın
büyüklüğünde. Davası hak olan aslında büyüktür. Yeter ki davasına inanarak
mücadele etsin. Adına kelebek etkisi mi dersiniz, yoksa domino etkisi mi veya
çığ etkisi mi, her ne olursa olsun hak davanın sahipleri büyük ve güçlüdürler.
Devletleri olmasa da orduları olmasa da öyledirler. Değil toplumlarını, dünyayı
değiştirecek güce sahiptirler.
Bugün işgalci israil batıl bir güçtür. Filistin’de
zulüm ve katliamlarla ayakta durmaya çalışıyor. Karşısındaki bir avuç
Filistinliyi küçük ve hakir görüyor. Haklı olmaya çalışmıyor. Kendini hak
olarak görüyor. Tıpkı diğer zalimler gibi... Dünya vicdanını takmıyor. Ama
bunun bedelini ağır bir şekilde ödeyecek. Siyonizm değil Filistin’i veya
Gazze’yi, dünyadaki çıkarlarını tümden kaybedecek. Evet, bugün değil ama bir
gün mutlaka bu gerçekleşecek. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Aksa Tufan’ı
ile dominonun ilk taşı düştü, ilk kartopu yuvarlandı ve bir kelebek kanatlarını
çırptı...