Birçok kişi Müslümanların mal, mülk ve
makam edinmelerini rehavet göstergesi olarak gösterip eleştiri konusu eder.
Aslında ben de eleştiriyorum. Ama
mal, mülk ve makam edinmeyi değil; bunların doğru bir şekilde kullanılmamasını
eleştiriyorum. Çünkü bir İslam hareketinin ve toplumunun etkin ve yetkin makam
sahiplerine ihtiyacı vardır. Ve hatta bu konuda Müslümanların bir kısmı
özellikle sevk edilmelidir.
Çünkü İnsanın yeryüzündeki
halifeliğini yerine getirmenin bir yolu insan sayısı, güç, mal ve makama bakar.
Hz. Yusuf’un(a.s) “Yûsuf,
“Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve
bilgili bir kişiyim” dedi.” (Yusuf 55) ayetinde belirtilen makamı istemesinin
bir yönü buna bakar.
Hz. Lut’un(a.s.), kendisinden
Allah’ın elçilerini isteyen azgın ve sapkın topluluğa karşı;
“Ah keşke size yetecek gücüm kuvvetim olsaydı…”(Hud 80)
demesinin bir yönü buna bakar.
Zalimlerin Hz. Şuayb(a.s) için;
“Dediler ki: “Ey Şu’ayb! Dediklerinin çoğunu anlamıyoruz. Hem biz seni aramızda
zayıf görüyoruz. Eğer kabilen olmasaydı, seni taşa tutardık. Zaten sen bizce
itibarlı biri değilsin.”(Hud 91) demelerinin bir yönü buna bakar.
Hz. Süleyman’ın(A.s) Peygamberlik
yönü buna bakar. O(a.s) güç ve iktidar sahibiydi. Hakeza örnekler
çoğaltılabilir.
Son yıllarda Müslümanların neden
sosyal ağlar; Twiter, facebook, Signal, telegram ve Whatsapp gibi platformlar
kuramadıklarına yönelik özeleştiriler artmaya başladı. Sadece bu alanda mı?
Aksine bilim, sanat, sosyal, ekonomi ve siyaset gibi birçok alanda da etkin ve
yetkin kişileri oluşturamamanın ezikliğini yaşıyoruz. Ve bunların hemen
hemen hepsi ilme, mala, makama ve güce bakmaktadır.
Siyer tahlilcileri Hz. Ebu
Bekir(r.a)’dan bahsederken hilmine, ilmine, kültürel bilgi ve konumuna, malına
ve iş adamlığına bakarak bazı tahliller yapmış ve sahip olduğu bu meziyetlerle
İslam’a çok fazla etkin kişileri kazandırdığını ve onlarca köleyi para
karşılığında alıp azat ederek, işkencelerden koruduğunu dile getirmişlerdir.
Bugün İslam ümmetinin de bu tür
kişilere ve bahsettiğim unsurlara ihtiyacı vardır.
Eğer gücünüz yoksa sadece dille
eleştirirsiniz, hatta sadece kalbinizle buğzedersiniz, hatta adamlarınızı sarı
öküz misali bir bir düşmana yem edersiniz; yönetemez yönetilirsiniz,
değiştiremez değiştirilirsiniz, hükmedemez hükmedilirsiniz, kazanamaz
kaybedersiniz…
Eğer ilim, sanat, siyaset vs. gibi
alanlarda yetişmiş Ebu Bekirleriniz yoksa nesliniz, gençleriniz ve toplumunuz
rol model alacakları ve kendilerinden etkilenecekleri başka Ebu Bekirler(!)
bulacaktır, Allah muhafaza. Ki bugün bulmuyorlar mı? Sadece çocuklarınıza
bakmanız olayın vahametini anlamaya yeter de artar bile.
Hz. Resul-i Ekrem(a.s.v) bir
Hadis-i Şeriflerinde mealen; “Allah kimi kuluna fakirlik vermiştir, zengin olsa
helak olur; kimisine de zenginlik vermiştir, fakir olsa helak olur…”
buyurmuşlardır.
Öyleyse duamız; “Allah’ım sen
zenginlikle, mevkiyle, makamla, şanla şöhretle helak olmayacak kardeşlerimizin
sayısını arttır, davana güç kuvvet ver ve Müslümanlara ve mazlumlara rahat bir
nefes aldır.” (Amin)
Selam ve dua ile