Bu sefer kararlıydı, inancını sadece kelimelere değil, ameline de yansıtacaktı. Böylelikle inancında tutarlı olacak ve ben Müslümanım dediğinde ne Allah’a ne de insanlara karşı yalancı duruma düşmeyecekti.
Ama kafasını kurcalayan bir şey vardı!
Nasıl oluyor da bir Müslüman; ateist, deist veya agnostik olur?
Neydi bu kavramları cazip kılan?
Kararlıydı araştıracak ve öğrenecekti…
İlk önce ateizm ile başlayacaktı; acaba ateizmin bir felsefesi var mı diye düşünürken Sloven filozof, Slavoj Zizek’in “tuvaletin felsefesini” yaptığı bir yerde birileri de ateizmin felsefesini yapmış olmalı diye düşündü…
Araştırma sonucunda karşılaştıkları ise onu dehşete düşürmüştü!
Zira ateizm sadece “Allah’a inanıyor musun” sorusuna verdikleri “inanmıyorum” cevabından başka bir şey değildi…
Ama bu çok komik diye söylendi kendi kendine…
Madem ateizm sadece bir kelimeden ibarettir, şu halde bir insanın inanmamasının altındaki nedenleri bulmalıyım, her halde bu inkârın bilimsel bir açıklaması vardır diye düşündü!
Yine hüsranla bitmişti araştırması, zira bilim yaratılışı inkâr etmiyor; aksine onaylıyordu.
O halde neydi bunların derdi? Bir türlü cevap bulamıyor, bu durum onu germeye başlıyordu…
Kafamı toplamalı sakince düşünmeliyim, aksi takdirde kafa karışıklığım geçmeyecek diye ikna etti kendini.
Doğrusu bu tekniği işe yaramışa benziyordu.
Sanırım cevabını buldum, diye fısıldadı kendi kendine…
Elbette tek neden bu olamazdı; ama bence listenin başında bu olmalı diye düşündü…
Yıllar önce okuduğu Risale-i Nur adlı külliyatta şöyle bir cümle okumuştu.
Kafasını kaşıyor cümleyi hatırlamaya çalışıyordu. Ne diyordu Bediüzzaman Said Nursi, ha tamam şöyle diyordu sanırım: “…Hem meselâ, cehennem azabını intâc eden büyük bir günahı işleyen bir adam, cehennemin tehdîdâtını işittikçe, istiğfâr ile ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre veya şübhe, cehennemi inkâr ettirmeye cesâret verir.”
Ne yani şimdi ben ateistim diyenler nefsine düşkün, günah işleme özgürlüğü veya ahlak, erdem, değerler anarşizmi isteyen insanlar mı?
Bir anlamda ateistler bize şunu mu demek istiyor acaba diye geçirdi içinden!
Ben günah işlediğim zaman siz bana karışamazsınız; çünkü ben sizin inandıklarınıza inanmıyorum.
Ben hırsızlık yapınca bana karışamazsınız; çünkü hırsızlığı yasaklayan sizin tanrınız, benim değil.
Ben milletin namusuna yan gözle bakınca beni yargılayamazsınız; çünkü bunu yasaklayan sizin tanrınız, benim değil.
Ben insanlara iftira atınca beni kınayamazsınız; çünkü bunu yasaklayan sizin tanrınız, benim değil.
Kısacası ahlak adına, erdem adına, ne varsa çiğneyebilirim, dolayısıyla toplum yapısına, aile bütünlüğüne zarar verecek her türlü eylem ve söylemde buluna bilirim ve siz bana karışamazsınız; zira bunları yasaklayan sizin tanrınız, benim değil…
Yeter diye haykırdı birden! daha fazla sıralayamam, dedikten sonra: “Onların pek çoğunun günah işlemede, düşmanlık etmede ve her türlü haramı yemede yarışırcasına ve birbirlerine destek içinde koşuştuklarını görürsün. Yapmakta oldukları şeyler, gerçekten ne kötüdür.” Ve “Onlar, lânete uğramış olarak cehennemde ebediyen kalacaklardır. Azapları asla hafifletilmeyecek, geciktirilmeyecek ve kendilerine özür dilemeleri için mühlet de verilmeyecektir.”
Ayetlerini mırıldandı ve Allah’ım bütün insanları ateizm belasından koru, bulaşanlara da tövbe etmeyi nasip et, diye dua etti…