Avrupa’nın yaklaşık 1000 yıl karanlığa gömüldüğünü bilmeyen yoktur; ama neden karanlığa gömüldüğünü çokta araştırmaz ilgi duymayız, sadece zaman zaman kendi inancımızın hak olduğunu dile getirmek için Hristiyanlığın tahrif edildiğini ve Avrupa’yı karanlığa gömdüğünü cümle arasında kullanırız.

Peki, ne oldu da Avrupa karanlığa gömüldü?

Bu yazımızda birkaç neden bulup yazmaya çalışacağız:

İncilin İbranice kalması sağlanırken, başka dile çevrilmesi engelleniyordu.

Halk cahil bırakılıyordu, zira her ne kadar genelleme yaparak yanılıyor olsa da belki de bu döneme atıfta bulunan Arthur Schopenhauer şöyle diyordu: ‘’Dinler ateşböceklerine benzer, parlayabilmek için karanlığa ihtiyaç duyarlar. Belli bir cehalet düzeyi bütün dinlerin ön koşuludur.’’

Sadece kilise mensubu rahipler ve soyluların okumasına müsaade ediliyordu.

Papa ve kilise kutsal kabul ediliyordu.

Papanın veya kilisenin söylediği her şey halk tarafından Allah’ın sözüymüş gibi kabul ediliyor, asla sorgulanmıyor, eleştirenler aforoz edilip öldürülüyordu.

Halk, papa veya kilise -daha iyi bilir- demekten başka bir şey diyemiyordu, sorgulayamıyordu zira iradesi cehalete bağlı bir ipotek altındaydı.

Kadınlar sosyal hayattan koparılıp, eve hapsediliyordu.

Kiliseye yapılan yardım ne kadar büyükse, cennetteki makamı da o derece büyüktü.

Fakirlik övülüyor, zenginlik yeriliyordu.

Rivayete göre Papa IX. Gregory sapkın bir tarikate yönelik yazdığı bir fermanda, kedilerin yarı şeytan olduğunu yazmış bu ferman Avrupa genelinde kedilerin öldürülmesine zemin hazırlanmıştı; bunun neticesinde farelerden bulaşan kara veba hızla yayılmış ve netice de Avrupa nüfusunun yarısının yok olmasıyla sonuçlanmıştı.

Ve tabi ki inançta yaşanan bölünmeler sen kâfirsin, sen sapkınsın, sen dinden çıkmışsın gibi söylemlerin sonucu olarak yapılan katliamlar…

Aslında yazılacak o kadar çok şey var ki; ancak bir kaç tanesini yazmayı yeterli bulup şükür ettim, şükürler olsun ki, Müslümanlar Hristiyanlar gibi cahil değil ve Allah’ın OKU emrini yerine getiriyor!

Şükürler olsun ki, Müslümanlar Kur’an’ı Kerimi okuyup anlayabiliyor!

Şükürler olsun ki, Müslümanlar mensubu olduğu kitlesini veya liderini kutsama gibi cahilce bir davranışta bulunmuyor veya iradesini bunlara teslim etmeyip sorgulayabiliyor!

Şükürler olsun ki, Müslümanlar Hristiyanlar gibi bin yıl karanlığın geçmesini beklemeyecek demeyi çok isterdim; ama maalesef Müslümanlar İslam’ın aydınlığını terk edip, kendi karanlık taraflarını İslam diye pazarlamaya ve halkı bu şekilde cehaletin karanlığına terk ettiler.

Böylelikle her grup kendini mutlak doğru, diğer grubu da yanlış yolda olarak nitelemeye başladı. Kendi lideri her şeyin en iyisini bilen, ümmetin kurtarıcısı olarak görürken, diğer grupların liderleri işbirlikçi, basiretsiz vb. olarak nitelendirilmeye başlandı. Dün bir ayete dayandırılarak haram denilen bir şey bugün kişisel çıkarlara hizmet ettiği için takla attırılarak helal denmeye başlandı.

Öyle sanıyorum ki şu an Müslümanlar, nispeten Hristiyanların karanlık ortaçağını yaşıyor. Kanaatimce Müslümanların kendi karanlık yönleriyle perdeledikleri İslam’ın aydınlığını serbest bırakmaları gerekiyor; Zira dünya ve dünya halklarının İslam’a ihtiyacı var hem de hiç olmadığı kadar.

İbni Arabî’nin dediği gibi “Kendi inancınızda, farklı inançları yok sayacak şekilde kaybolmayın. Böyle yaparsanız varlığın gerçek yüzünü göremezsiniz. Allah Kadri mutlaktır. Âlimi mutlaktır. Hiç kimsenin anlayışına hapsedilemez.”