Çoğu okuyucu kardeşimiz yukarıdaki başlığı niye attığımı
merak etmiştir. Birçok okuyucu kardeş de tepki gösterip hemen milliyetçilik
damgası vuracak. Ben bunları bildiğim halde bilinçli kullandım bu başlığı.
Vicdan sahibi bazı dindar grup ve kesimleri vicdanlarına başvurmaya çağırmak
istediğim için…
Ben elli yaşına basan bir kardeşinizim ve ortaokul
yıllarımdan beri elhamdülillah İslami hareketin saflarındayım. Hayatımda en çok
nefret ettiğim şey milliyetçiliktir, kavmiyetçiliktir. Çünkü hiçbir batıl
ideoloji kavmiyetçilik kadar bu ümmete zarar vermemiş, hiçbir batıl ideoloji
kavmiyetçilik kadar ümmetin düşmanlarına, emperyalist güçlere hizmet
etmemiştir. Bugün ümmet vahdetten uzaksa, bölük pürçük bir halde dış güçlere
kolay lokmalar haline gelmişse bunun en büyük vebali milliyetçilerin,
kavmiyetçilerin boynundadır.
Gelelim yukarıdaki başlıkla vermek istediğim mesaja… Modern
asırda sinema çok güçlü bir propaganda aracı olarak hayat sahnesinde yerini
almıştır. Usta bir sinema filmi veya dizi yoluyla milyonlarca insana rahatça
ulaşılabilecek ve milyonlarca insanı yönlendirebilecek bir zamanda yaşıyoruz.
Bu anlamda iyilik ve hayır yolunda sinema sanatını kullanmak gerekmektedir. Ama
bu sanatı bazı değerleri sulandırmak veya saptırmak yolunda kullanırsanız
topluma ve toplumsal barışa, İslam kardeşliğine çok büyük zarar vermiş
olursunuz.
Konuyu Ertuğrul dizisine getirmek istiyorum. Daha önce de bu
diziyle ilgili bir yazı kaleme almış ve kendimce yapıcı gördüğüm bazı
eleştirilerde bulunmuştum. Geçen Çarşamba günü dizinin bölüm başlığını görünce
dayanamadım ve diziyle ilgili tekrar kaleme sarılma ihtiyacı hissettim.
Özellikle Dursun Ali Erzincanlı’nın diziye damgasını vuran
dini mesaj yoğunluklu güzel kesitlerin varlığı dindar kesimin diziye olan
ilgisini artırdı. Kabul etmek gerekir ki şimdiye kadar devlet televizyonu
tarafından çekilmiş en güzel dizi olma özelliğini taşıyor Ertuğrul dizisi.
Dindarların severek izlediği bir dizi…
İşte tehlike de burada başlıyor. Dini mesaj ağırlıklı bir dizide
sen kalkıp din adına milliyetçiliği, kavmiyetçiliği kutsarsan, milliyetçiliğe
dindarlık elbisesi giydirirsen bu halka en büyük zararı vermiş olursun. Ne
yazık ki devlet televizyonu bunu yapıyor.
Bu ülkede milyonlarca Kürt, Arap ve diğer kavimlerden insan
yaşıyor. Ama devlet televizyonu kalkıyor dini içerikli bir diziye, Osmanlı gibi
ümmetçilik anlayışını kendine bayrak yapmış bir imparatorluğun kuruluşunu
anlatan bir diziye bölüm başlığı olarak, “Allah Türk’e yar olsun!” cümlesini
koyuyor ve dizi bitinceye kadar bu başlığı ekranda tutuyor.
Peki, bir Kürt yönetmen de kalsa çektiği filme, “Allah
Kürd’e yar olsun!” başlığını koysa kim ne diyebilir? Veya bir Arap kalksa,
“Allah Arap’a yar olsun!” dese onu eleştirmeye hakkımız olur mu?
Merhum Erbakan Hocamızın çok güzel bir sözü vardı, şöyle
diyordu: “ Sen kalksan ben Türk’üm çalışkanım, doğruyum desen Kürt kardeşim de
kalkar ben de Kürd’üm ve daha çalışkanım, daha doğruyum der!”
TRT dini mesaj ağırlıklı dizilere milliyetçiliği
bulaştırmakla neye hizmet ettiğini biliyor mu acaba? Emperyalist güçlerin,
Amerika, İsrail ve uşaklarının Kürt kartını kullanarak İslam topraklarını
parçalama stratejisi güttüğü böyle bir ortamda Türk milliyetçiliği yaparak
aslında bu stratejiye hizmet ettiğini kim ona hatırlatacak?
Yukarıdaki başlığı atmadaki amacım Türk Müslümanların
vicdanlarının sesine kulak verip bu yanlışlara dur demek için harekete
geçmeleridir. Kavmiyetçilik ümmete
pahalıya patlamıştır. Sen kalkıp Allah Türk’e yar olsun dersen elin diğer taraf
da kalkar Allah Kürd’e yar olsun der ve sen hiçbir haklı itirazda bulunamazsın.
Ümmet olma, İslam kardeşliği potasında eriyip devasa bir güç
olma imkânı var iken, düşmanın değirmenine su taşıyıp böl, parçala, yut
stratejisine alet olmak ne için?