Adaletin olduğu yerde, toplumda dürüstlük hâkim olur. Daha müreffeh bir hayat da dürüst insanların sayısının artmasına bağlıdır. Dürüst bir dünyanın inşası ise adil bir mekanizmanın varlığıyla mümkündür. Adaletle hareket etmenin yegâne yolu, Yüce Yaratıcı’ya, yani Allah Teâlâ’ya karşı olan sorumluluk hissinden geçer.

Adalet timsali Hz. Ömer’in, halktan gördüğü her ters durum ve adaletsiz uygulama karşısında kendi kendine “Allah’tan kork, ya Ömer!” diye seslenip kendini sorgulaması, aslında bize bu işin çözüm yolunu göstermektedir.

Adaletin olmadığı yerde hırsızlık, adam kayırma, düzensizlik, özensizlik, başıboşluk ve sahtekârlık kol gezer ve giderek artar. Öyle ki insana huzur veren, güven sağlayan her şey birer birer yok olur.

Bolu’da yaşanan otel yangını özelinde bunları söyledim; ancak bu, bütün işler ve alanlar için geçerli bir düsturdur: Kargaşa, kaos ve beklenmedik ölümlerin önüne geçmenin yolu adaletten geçer. Adaletin olduğu bir yerde dürüst bir toplumun inşası mümkündür.

Gece geç saatlerde başlayan ve gündüzün ilerleyen saatlerine kadar söndürülemeyen bir yangının birden çok sebebi vardır ve bunlar şu an tartışılıyor: Binanın ahşap olması, yangın ve duman sensörlerinin çalışmaması, yangın merdivenlerinin yönetmeliklere uygun olmaması, otelin arka tarafının uçurum olması nedeniyle itfaiyenin o bölgeye müdahale edememesi ve benzeri birçok olumsuzluğun bir arada bulunması.

Tüm bu nedenler, işin ruhsatlandırma sürecinden yapı denetimine, yangın ve duman sensörlerinin yönetmeliklere uygun olup olmadığına kadar pek çok noktada aksaklıklar ve denetim zaafiyetleri olduğunu ortaya koyuyor.

Eğer orada dürüstçe ve sıkı bir denetim olsaydı, bu facia bu denli büyük olmayabilirdi.

Çalışma kültürümüzde “Bana bir şey olmaz!” ya da “Kimse bana bir şey yapamaz!” anlayışının yerleşik hâle gelmesi, kaliteyi düşürdü ve önlemler noktasında zaafiyet oluşturdu. Örneğin, bakarsınız adamın biri apartmanının altındaki kolonları keserek dükkanını sözde daha kullanışlı hâle getirmeye çalışıyor, bunu yaparken de “adaletin kılıcı”ndan korkmuyor; çünkü o kılıcı göremiyor!

İş güvenliği, yapı denetimi, belediyeler ve diğer ilgili merciler, ya üzerlerine düşeni yapmadığında ya da yapamadığında, işleri “idare” etmeye çalıştığında, doğal olarak düzen bozuluyor ve musibetler -Allah korusun– genelleşiyor.

Daha adil bir dünya için çalışalım ki fazla içimiz yanmasın. Yüce Rabbimize karşı olan sorumluluğumuz; dürüstlüğü, huzuru ve güveni sağlayacak olan adaleti gerektiriyor.

Adaleti sağlayalım ki dürüst insanların sayısı artsın, bela ve musibetlerimiz azalsın!