Pazartesi günü okullar açılıyor. Yirmi milyona yakın çocuk ve genç, yeniden okul sıralarına oturacak. İleriyi şekillendirecek ve günümüzün huzur ve güvenine doğrudan etki edecek bu kadar insanı eğitime dahil etmek gerçekten çok büyük bir öneme sahiptir. Buna bir de üniversitelerde öğrenim gören gençleri eklediğimizde, devasa bir eğitim ordusu karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla burada iki sacayağı öne çıkıyor: Birincisi eğitmenler, ikincisi ise müfredat. Bizi ayakta tutacak ve ihya edecek unsurlar da, Allah korusun yıkıma sürükleyecek unsurlar da bu iki temel üzerinde şekillenmektedir.

Eğitim müfredatımız, beşer vasfındaki varlığı ya terbiye ederek insan edecek ve onu insanlık mertebesine yükseltecek ya da tam tersine canavarlaştırarak topluma bela haline getirecektir.

Bugün sokak ortasında bıçak sallayarak insanlara saldıranların ya kötü bir eğitim aldıkları ya da eğitimden tamamen mahrum kaldıkları gerçeği, önümüzde can yakıcı bir tablo olarak duruyor.

İstanbul’da savcının boğazını kesen caninin uyuşturucu müptelası olduğu ifade ediliyor. Annesini canice hayattan koparan katillerin ise ahlak ve anne-baba hakkı konusunda ne denli cahil oldukları gün gibi ortadadır.

Çocukların terbiyesi ve donanımı için okullar vardır. Bu okullar, adam yetiştirecek ki toplum güven bulsun, ülke her alanda ilerleme kaydetsin. Gençlerimiz ve çocuklarımız her şeyimizdir. Onları emanet ettiğimiz kurumların, onları gerçekten ulvi değerlerle donatma gayreti içinde olması gerekir.

Eğitmenlerin ve öğretmenlerin büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri son derece önemlidir. Rol model olacak kişilerin kılık kıyafetlerinden okul içindeki davranışlarına kadar her yönüyle öğrenciler üzerinde etkisi büyüktür.

Bugün toplumda yoğun tepki çeken çıplaklık ve teşhirciliğin önüne geçmek hayati önemdedir. Kimin evinde nasıl giyindiği ya da nasıl davrandığı bizi ilgilendirmez. Ancak eğitim kurumlarına yatak odası kıyafetiyle gelen kişilerin çocuklarımıza verecekleri olumlu bir değer yoktur. Bu kişiler gidip başka mecralarda teşhircilik yapabilir; ancak okullar bu işin yeri değildir.

Aynı hassasiyet öğrenciler için de geçerlidir. Okulun huzurunu bozacak, oradaki gençlerin ve çocukların ahlaki olarak yozlaşmasına sebep olacak tarz ve davranışlara kesinlikle müsamaha gösterilmemelidir.

Gençlerimiz bizim geleceğimizdir. Onları yetiştirme sürecinde bizim de süreci takip etmemiz çok önemlidir. Çocuklarımızı okullara; iyi şeyler öğrensinler, topluma faydalı bireyler olsunlar diye gönderiyoruz. Ancak orada edindikleri her kötü alışkanlığın yansıması, toplumu doğrudan ve olumsuz yönde etkileyecektir.

Suça sürüklenen çocukların davranışlarından ailelerin de sorumlu olup olmadığı günümüzde sıkça tartışılıyor. O halde ailelerin okul içinde çocukları adına taşıdıkları endişeler de mutlaka dikkate alınmalı ve eğitim ortamı buna göre şekillenmelidir.