Toplum olarak her alanda sorunlarla boğuşuyoruz. İmtihan dünyasında bu gayet normal bir durumdur tabii ki.

Hayat imtihanında doğru davranış biçimleri olduğu gibi yanlış, günah ve kötü şıklar da gırla gider. Bu şıklar öyle fazladır ki onların tahakkümünde doğrunun ışıkları gölgeleniyor, neredeyse görünmez oluyor.

Onun için Yüce Allah hayat rehberlerini gönderirken özellikle onlara tebliğ vazifesini yüklüyor. “Resulün görevi ancak tebliğ etmektir.” buyurarak bu büyük hakikati ortaya koyuyor.

Çokça yanlış yapanın zamanla hayat pusulası değişiyor. Öyle bir duruma geliyor ki kendi gibi aciz ve güçsüz olanı “O olmasaydı biz olmazdık.” konumuna yükselterek hem kendine hem de bütün bir topluma haksızlık ve zulmediyor.

İlah makamına yükselttikleri mahlûkların kendileri gibi birer beşer olduklarını ısrarla kabul etmiyor ve köle ruhlu seçeneğiyle kendileri gibi düşünmeyen herkese saldırıyorlar.

“Tanrı diye bellediğimizin izinde gideceksiniz.” diyorlar. Onlar nasıl içtiyse, nasıl giyindiyse, nasıl zırvaladıysa öyle olacaksınız diye dayatıyorlar.

Fıtratı bozulmuş, imtihanı oyun ve eğlenceden ibaret sanan bu taifenin ülkenin başına getirdiği/getireceği musibetler çok fazladır.

Faiz, kumar, ahlaksızlık, çıplaklık, rüşvet, zulüm, pislik, kötülük… Köle ruhluların Yüce Allah’ı tanımayarak O’nun yolundan saparak dayattıkları yaşam biçimlerinden sadece birkaç tanesi.

Bunları sadece kendileri yapmıyor, bir de başkalarına dayatıyorlar. Namaz kılanı, ahlaksızlıktan kaçanı, tesettüre gireni ucube göstermeye çalışarak despotluk yapıyorlar.

Özgürlük ve demokratik düzen diye tuttukları kavramlar yalan ve aldatmadan ibarettir. İşledikleri kötülük vicdanlarını kirletmiş, rahmet deryasından onları mahrum bırakmıştır.

İçlerindeki rahmet pınarları kurumuş, Rablerine karşı sorumluluk bilinciyle hareket edenleri hedef tahtasına oturtmalarına sebebiyet vermiştir.

Toplum olarak bütün bu yanlış yollardan kurtulmanın tek yolu İslami çözümdür.

Değerlerimizi hor görme ezikliğinden kurtularak gerçek kurtuluşun İslami hayatta olduğunu haykırmalıyız.

İmtihan dünyasında doğruyu seçmenin gayreti içerisinde olmaktan başka çaremiz yoktur. Yanlış yolu seçerek doğru menzile varmamızın imkânı olmadığını her fırsatta deklare etmeliyiz.

Doğrularla birlikte doğruyu bulmanın ve ortaya çıkarmanın gayreti içinde kalarak imtihandan iyi sonuç almanın imkânı olabilecektir.

İyiliğe çağrı, kötülükten alıkoyma hizmeti kadar büyük bir hizmet ve görev yoktur. Aksi takdirde pusulayı şaşıranların yuvarlanacağı uçuruma yuvarlanmamak mümkün değildir.

Onun için, “Herkes görev başına!” diyorum.